Dolarda ana dalgaya hazır olun!

ABD Enflasyonu 7,7 ile 7,9 olan beklentinin altında gelince, bu durum Amerikan Merkez Bankası FED'in artık daha sert faiz artırmasına gerek duymayacağı şeklinde yorumlanıp, doların değer kaybettiği, borsalar ve altının güçlendiği bir piyasayı izlemiştik. Amerikan dolarının küresel olarak değerini gösteren DXY yani Dolar Endeksi 112'den 106'ya, 5 düşerken, dolarTL 18,60'dan 18,46'ya kadar düşebildi. Daha sonra tekrar 18,60 oldu. Burada dikkatinize sunmak istediğim nokta şu: DXY ne kadar sert geri çekiliyor, ama dolarTL sadece 14 kuruş düşüyor sonra onu da geri alıyor. Bu mekanizma bile dövizde ne kadar sorunlu bir yapı içinde olduğumuzu göstermektedir. An itibari ile dolar kıtlığı kurun düşmesini engellemektedir. Ancak karşılaştığımız sıkıntılar bununla kalmayacak. Size maddeler halinde anlatayım: Bildiğiniz gibi iki yapısal sorunumuz var: A-Faizi enflasyonun altında yapay bir şekilde düşük tutarak, millî paramızın değerini düşürmek, bu işin sonunda dövize talebi artırarak kurun yükselmesine neden olmak, sonuç olarak ithal yarı mamulle dönen sanayimizin üretim maliyetlerini artırmak yani enflasyona neden olmak. B-Türk sanayisinin düşük teknoloji içeren malları üretmesi ve bunları satması sonucu az para kazanması. Yaptığı ithalattan daha fazla ihracat yapamaması. Daha başka bir ifade ile rezervleri dolduracak, yükte hafif pahada ağır malları üretip satamaması sonucu dolar kıtlığı yaşanması. Şimdi bu sorunlar yetmezmiş gibi bir de ek sorunlar geliyor. Siz bu yazıyı okurken Ekim ayına ilişkin bütçe dengesi rakamları açıklanacak. Yıl sonu itibari ile 460 milyar TL olmasını beklediğimiz açık Türkiye'nin borçluluğunu, faizleri, enflasyonu ve bağlı olarak kuru da yukarı çekecek. Seçim ekonomisi nedeni ile bol keseden dağıtılan, karşılığı olmayan bu paralar, önce enflasyon olup sofralarımızı sonra kur artışı olup sanayi maliyetlerimizi vuracak. Nasıl derseniz, bir ekonomide para miktarı, mal üretiminden yani büyümeden daha fazla artarsa, fiyatlar talep nedeni ile artar. Yani enflasyon oluşur. Enflasyon ise Lira'nın değer kaybıdır. Lira değer kaybettikçe vatandaş dolara kaçar, kurlar yukarı gider. Bütçe açıkları, onları kapatmak için alınan borçlar ve faiz ödemeleri önümüzdeki günlerde başımızı ağrıtacak ama iş bununla da kalmıyor. Neden derseniz kuru etkileyen olaylar, biliyorsunuz sadece bizle alakalı değil. Amerikan Merkez Bankası da bir ay enflasyon düşük geldi diye daraltıcı, sıkı para politikasından vazgeçmeyecek. FED'in faiz artırımlarına devam ederek nihai faizi 5 üzerine atacağını tüm piyasa söylüyor. Bu Türkiye'nin bütçe açıkları nedeni ile ihtiyacı olan borcun faizini daha da yukarı çekecek. Ancak ana dalga faiz yoluyla değil, doların fiziki olarak dünyada azalması ile bizleri etkileyecek. Amerikan Merkez Bankası FED'in toplam varlıkları yani kabaca bastığı para miktarı 2020 Şubat ayında 4,1 trilyon dolardı. Salgınla birlikte ekonomiyi desteklemek için yapılan tahvil alım programları ve hane halkına yardımlarla