Büyük riskler, büyük fırsatlar!

Son bir hafta içinde olanlar baş döndürdü. Amerika'da artan faizler nedeniyle düşük faizli tahvilleri alan bankaların büyük zararlar ettiğini gördük. Oysa faiz artırımlarının ana sorununu hep reel sektörde durgunluk yarattığını söylerken bankaların bu işten büyük zararlar ederek iflas etmeleri hükümetleri oldukça tedirgin etti. Bu durumun 2008 yılında olduğu gibi küresel bir krize neden olma ihtimali ise şu an için yüksek değil zira iki neden var: 1-2008 yılında bankaların batışında reel sektördeki (konut piyasası çöküşü) sorunlar rol oynamıştı. An itibarıyla bankaların verdikleri kredilerin batması değil de varlıklarını iyi yönetemeyen bir sistem karşımızda duruyor. Amerika'da SVB batışında müşterilerin Kovid sonrası sürece uyum sorunlarının rol oynadığını görüyoruz. Ağırlıklı teknoloji şirketleri olan müşteriler işlerin yavaşlaması, halka arzlar ya da fon tedariklerinde sorunlar yaşayınca mevduatlarını çekmeye başladılar. SVB bunu karşılamak için elindeki tahvilleri satıp, faiz arttığı için zarar yazdığını açıklayınca olanlar oldu. Burada küçük bankaların aldığı risklerin ve kaynak dağılımlarının da mali otorite tarafından yeterince denetlenmediğini de gördük. 2-2008 krizi döneminde bankalar ve Amerikan Hazinesi zorda olanları kurtarmak için harekete geçmemiş, geç kalmışlardı. Dönemin Hazine Bakanı Henry Paulson, Hazine yardımına onay vermesi için Demokrat Pelosi'nin önünde