AKP Türkiye ekonomisini yıkıma götürüyor!

Türk ekonomisi ardı ardına darbeler alıyor. Geçen Cuma günü uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu StandardPoor's (SP), Türkiye'nin kredi notunu 'B'dan 'B'ye düşürdü. Böylece Türkiye yatırım yapılabilir seviyenin 6 basamak altına inmiş oldu. Bunun anlamı Türkiye'nin hızla çağdaş dünyadan uzaklaşarak Kuzey Kore misali içine kapalı bir ekonomi olma yolunda daha hızlı ilerlemesi oldu. Yatırım yapılabilir seviyeden uzaklaştıkça ülkemize fabrika kurmak, iş yeri açmak için dış sermaye daha az gelir (aslında hiç gelmiyor, son kararla gelme umudu daha da azalmış oldu) aynı zamanda bu yabancı sermaye Türk tahvili ve hisse senedi de almaz, ülkemize döviz girişi olmayınca ne olur Tabii ki kurlar artar... Not neden düşüyor AKP'nin hukuku ve iktisadi kuralları kendi kafasına göre uygulamasından. Yabancılar ülkemizde hukuk sistemine yüzde yüz güvenmek isterler. Hükümetin hukuka etkisi ne kadar fazla ise onlar o kadar güvensiz hisseder; çünkü yarın bir mahkemeleşme halinde kararın taraflı çıkacağını düşünür, yatırımlarını tehlikeye atmak istemezler. Yine aynı şekilde Merkez Bankası kararlarının hükümetin isteği doğrultusunda çıkıyor olması da yabancıları tedirgin eder. Zira doğru kararların alınmayıp, iktisadi yapının zarar görmesi ve şirketlerin bundan olumsuz etkilenmesi ülkemize yatırımların gelmesini engeller. Sorun sadece not olsa iyi. Not dediğimiz kötü yönetimin tescili, karnesi... Enflasyon önümüzde büyük bir sorun olarak duruyor. Dün gelen TÜİK rakamlarına göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Eylül ayında yıllık 83,45, aylık 3,08 arttı. Ama beni en çok endişeye iten ise üretici fiyatlarındaki sert artış oldu. O rakamlara da baktığımızda, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık 151,50, aylık 4,78 arttı. Kıyaslama yapmanız için şöyle söyleyeyim: 2020 Eylül'de ÜFE 14,33, 2021'de 43,96, 2022'de 151 oluyor... Başlıkta diyorum ki, AKP ülke ekonomisini yıkıma götürüyor, madde madde açıklayayım: 1-Sürekli söyledik, AKP dışa bağlı bir model kurdu. Ekonomi canlandıkça, üretim arttıkça, yarı mamul ithali arttı ve rezervlerde döviz tükendi. Dolar kıtlığı, kuru yukarı çekti. Bu durum, dünya barış ve sağlık içinde olsa bile kaçınılmaz bir sonuçtu. 2-Yukarıda bahsettiğimiz dışa bağlı sistem kur artışı ve bağlı olarak enflasyon üretirken, üzerine salgın ve savaş geldi. Maliyetler daha da arttı. Bu durum enflasyonun hızını artırdı. 3-Bütün bunlar yetmezmiş gibi Erdoğan, İslami hassasiyeti yüksek İç Anadolu seçmenine ulaşmak için tehlikeli bir oyuna girdi. Mantıksız bir şekilde faizleri düşürmeye başladı. Enflasyonu düşürecek işler yapmak yerine şova girdiler... Sonuç olarak kur yukarı çıktı ve girdi maliyetleri arttı, enflasyon daha da hızlandı. 4-Yanlış üstüne yanlış devam etti. Afgan ve Arap olmak üzere yaklaşık 8-10 milyonluk göçmen ülkeye kabul edildi. Bu durum dışa bağlı Türk ekonomisinde konut ve gıda fiyatlarını süratle