Piyanonun nazik kraliçesi artık yok

Ayşegül Sarıca yazıma böyle bir başlık attığımı görseydi, "Aman efendim estağfurullah" deyiverirdi. Atalarından gelen nezaketini ve alçakgönlünü ömür boyu elden bırakmamıştı. Sanat yaşamında her zaman çaldığı yapıtın bestecisine ve notadaki özgün yazısına bağlı kalmayı çok önemsemişti. Bestecinin üslubunu kaydırmadan, ona saygı göstererek çaldı.Yumuşacık tuşesi ile kimselere benzemeyen bir ses rengine sahipti. Müziğe karşı son derece dürüsttü. Sahneye çıktığında hiç abartıya kaçmayan çok sade bir görünüm sergilerdi; açık renk ruj ve hafif allık sürerdi. Sahne giysilerini de siyah, lacivert, kahverengi gibi renklerden seçerdi. Ve olmazsa olmaz mutlaka bir inci kolye takardı. Nezaketi yapmacıksızdı. Kendini odalara kapatıp etrafındakilere "Konserim var gidin başımdan" demeden; eşine, çocuklarına ve akrabalarına zaman ayırmış, iki çocuk büyütmüş ve nice öğrenci yetiştirmişti.PARİS'TE...Ayşegül Hanım notanın arkasını okumayı çok iyi bilirdi. Bestecinin iç dünyasını, üslubunu ve hangi dürtülerle o yapıtı ortaya çıkartmış olacağını incelerdi. İlk hocası Ferdi Ştatzer'den güvenli ve sağlam bir eğitim almış, onun yüreklendirmesiyle Paris'e yelken açmıştı. Anne ve babası kızlarının yeteneğine ve azmine inanmış; annesi onunla birlikte Paris'e gidip orada bir ev düzeni kurmuştu. O da severek, isteyerek piyano çalışıyor, hocalarını dikkatle dinliyor ve her öğrendiğini içinden gelen kendine özgü bir coşkuyla sunuyordu. Paris'te çağın ilk yarısındaki efsane hocaların, Lucette Descaves, Louise ClaviusMarius ve Marguerite Long'un öğrencisi olmuştu. Kariyeri boyunca Türkiye'nin pek çok köşesinde ve Fransa başta olmak üzere dünyanın çeşitli merkezinde resital, oda müziği ve konserlerde çalmıştı.ÖĞRENCİLER YETİŞTİRDİOnun yaşamına sonraki yıllarda yeni bir evre daha girdi: Eğitmenlik. 1983'ten başlayarak MSGSÜ Devlet Konservatuvarı, İzmir 9 Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi ustalık sınıflarında dersler verdi. Bilkent'te, Ersin Onay'ın daveti üzerine eski öğrencisi, 35 yıl boyunca müziği birlikte paylaştığı dostu, piyanist ve besteci Ali Darmar ile öğrenci yetiştirmeye başladılar. Ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Müzik İleri Araştırmalar Merkezi kurulunca oradan çağrı alıp yüksek lisans ve doktora programlarında yirmi yıl ders verdiler. Bu arada konserlerini ve resitallerini de ihmal etmiyordu. Son zamanlarda umut vaat eden genç piyanistlerin