İnandıklarımı hor göreni hoş görmem

İnsan kavgasının doğurduğudur. Kavgasıdır, varlığının isim annesi. Suratına asılmış bir öfkenin ceketi ki nasıl giyeceğini şaşırırsın. Deryayı bir bardak suyla yamayamazsın ama orada kopardığın fırtınaya bütün rüzgarlar yamanır. Cesaret, kavgası olanların yurdudur. Herkes o cesaretin sakini olmak ister, hani demiştim herkes bir başkasının cesaretinin konforuna sığınır o hesap. Sen haykırdığında herkes seninle küffara haykırır zannedersin öyle değil, kimisi kovasına ıslığını doldurmuş, kimi sineklerin vızıltısıyla vals, kimi iç sesiyle dans. Sen neredesiniz diye sorduğunda hep bir ağızdan yoldayız derler lakin bir bakarsın yol sana mahcup.Kavgayı bölüştüremezsin çünkü en büyük dilim senin önündedir. Bir bakarsın ki kavgasını verdiğin ekmeğin üzerine sürülür keyifler, sürülür sefiller, sürülür ballı rütbeler.Yalnız olduğunu düşünmeye başladığında nefsinin çocuklarını pistten almanı isterler. Sitemin naz algılanır, sözün saz algılanır, rican minnet, feryadın cinnet algılanır. Kimsesiz bir mezar gibi acıyanın çoktur okuyanın az. Aman nasihatler sıralanır siteminin gerdanına. Vay efendim ahkâmlar, sıralı cümleler, ben demiştimler ateş pahası, ben seni uyarmıştımlar cepte bayatlamış. Umurunda mıdır asla. Vakarın bir savaşçı da olmadığını mı sanırsın, efendiliğin bir kölede olmadığına kim ikna etti seni. Sahibini görmüyorsun diye bir mazlumu kimsesiz mi gördün. Küreği kimin çektiğini seçemedin diye boğulmuş mu oldu bir kaşık suda. Yahu