Yine olaylı bir magazin haftasını geride bıraktık

Geçen haftanın en çok konuşulan ismi İzzet Yıldızhan oldu elbet. İzzet Yıldızhan'ın kadın sanatçıların kıyafetlerine laf söyleyip "Benim çocuklarım etkileniyor. Bu ülke kaldırmaz kadın sanatçılar kilotla sahneye çıkıyor" tadında açıklaması dillere düştü. Çünkü İzzet Yıldızhan bu açıklamayı mikrofonlara yani milyonlara yaptı. Eşinin, dostunun arasında değil bakın milyonlara. Yani düşüncelerini kitlelere ve yoruma açtı. Sonrası malum. Çoğunluk kabul etmedi açıklamasını. Hatta eski defterler açıldı. Hepimiz kızdık, sinirlendik, "Kime ne!" dedik. Tabii hakaret edenleri de çok oldu. Ne olursa olsun, kim ne düşünürse düşünsün hakaret edilmez, edilemez. Bunu ben de kabul etmiyorum. Ancak, kendi evinde değil de ekranlarda böyle bir açıklama yapıyorsan kusura da bakmayacaksın. Eleştirileceksin. Ben de eleştirdim ki söylediklerimin arkasındayım. Dedim ki; -İzzet Bey, bir kere de ölen, öldürülen kadınlar için bir açıklama yapsanız. -İzzet Bey, kızların gelse size "Baba ben evleneceğim ama resmi nikah yapmayacağım, imam nikahı ile evleneceğim" dese kabul eder misiniz -İzzet Bey, eşlerinize neden resmi nikah yapmadınız. Hep imam nikahı yapıyorsunuz -İzzet Bey, neden hep kadınlara kötü söz söyleyerek gündeme geliyorsunuz. -İzzet Bey, neden hep bu konularla gündeme gelmeyi tercih ediyorsunuz. Neden şarkılarınızla, müziğinizle gündeme gelmiyorsun Dedim... Bana da kızdınız. Ama kusura da bakmayacaksınız. Böyle bir yorum yapıyorsanız bizim de soru sormaya hakkımız var. Sorgulamaya hakkımız vardır. Yahu... Hep bizler mi suçluyuz İzzet Bey. Allah aşkına çıkıp RTÜK'lere falan şikayet etmek de ne bileyim!!! Allah aşkına bir dönünüz kayıtlara bir bakınız. Yaptığınız açıklamalara bir bakınız. Hep kadınları yeriyor, kadınları bambaşka boyuta taşımaya çalışıyorsunuz İzzet Bey. Ve diğer en mühim olay "Şemsiye krizi" oldu. Bülent Ersoy'un Anıtkabir ziyaretinde bir askerin kendisine şemsiye tutmasıyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı soruşturma başlattı. Bu inceleme sonucunda Anıtkabir Komutanı Hava Savunma Albay Hakan Osman Sert ile şemsiye tutan üsteğmen görevden alındı. Yine ikiye bölünde herkes. Kimisi; "Yaşlı birine hürmet edilmiş. Bülent Ersoy olmasaydı yaşlı biri olsa ona bu kadar tepki verilecek miydi" dedi. Kimisi de, "Olmaz benim askerim şemsiye tutamaz. Bu emri kim verdi" dedi. Bülent Ersoy, "Tüm mal varlığımla yanlarındayım" dese de olan oldu. Ne gerek vardı!!! Yine aldık mevzuları ne kadar uzattık. Tamam belli ki, bazı kural ve kaideler var. Bu kural ve kaideler bilinmiyor mu Bu görevi veren kişi bunu düşünemiyor mu Giden kişi sıradan biri değil mi!! Bülent Ersoy... İlla ki, dikkat çekecek. İlla ki, görünecek, illa ki fotoğraflanacak. Ve bu durum kamuoyuna yansıyacak. Evet keşke bu ziyareti hiç yapmasaydı. Evet keşke bu ziyareti sessiz sedasız yapsaydı ama bu imkansız. Evet keşke Bülent Ersoy,