Baykal'ın vefatından sonra yayınlanan son kitabım "Türkiye İçin Kalkınma Modeli"ni Deniz Baykal'ın aziz hatırasına ithaf etmiştim. Bugün birinci ölüm yıldönümü.
Siyasi partilerde genel başkanlar gelir gider ve fakat liderler çok az gelir. Deniz Baykal genel başkan değil, liderdi.
Başka genel başkanlarda olmayan özellikleri vardı.
Evinde çalıştığı günler, Türkiye'nin her tarafından isteyen herkes ev telefonu ile Baykal'la konuşurdu. Herkesi dinler ve düşüncesini söylerdi.
Her alanda tavizsiz ve dik durmasını bilirdi. Söz gelimi 12 Eylül darbesinden sonra Zincirbozan'daki siyasilere dayatılan "Burada gördüklerimi, yaşadıklarımı dışarıda anlatmayacağım ve çıktıktan sonrada bir siyasi faaliyette bulunmayacağım" mealindeki bir taahhüt belgesini imzalamadı, diretti ve engelledi.
Hiç yalan söylemez, doğru olmayan talepler olunca, gerekçelerini anlatır ve olmaz derdi.
İyi bir dost idi ve hiçbir dostunu, hiçbir arkadaşını siyaset için istismar etmedi.
Siyaset donanımı altyapısı vardı. ABD'de siyaset doktorası yapmış bir akademisyendi.
Devleti, Milleti ve partiyi siyasi çıkarlarından önde tutardı "Ben CHP'li olarak ölmek isterim" derdi.
Çok genç yaşlarda parti yöneticisi ve bakan oldu. Türkiye'ye gelen bilinçli turistler, Beyti et lokantasında yemek yemeden gitmezler. Biz de bazen Beyti'de yemek yerken, Beyti gelir ve Baykal'a "Eğer sen Maliye Bakanı olmasaydın şimdi ben de yoktum" derdi. Neden olarak da; "Çünkü o yıllarda Hava Yolları'na yemek vermek taahhüdüne girmiştim. Türkiye'de bulamadıklarımı ithal etmek zorundaydım. Döviz bulamayınca taahhüdüm riske girdi. Sen Maliye Bakanı idin. Geldim ve döviz verilsin diye talimat verdin" diye konuşurdu.
Hep birlikte olduğumuz arkadaşlarımın Baykal'la ilgili düşünceleri aşağıdadır.
Mustafa Özyürek:
Rahmetli Baykal ile dostluğumuz, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden başlar. Fakültede Asistanlığı sırasında, güzel konuşan bir akademisyen olarak dikkat çekerdi. 1961 Anayasa çalışmalarında etkili çalışmalar yaptı. İstanbul Üniversitesi'nin savunduğu korperatif meclis tezine karşı, halkoyuna dayanan meclis sistemini savundu ve anayasaya bu tez girdi.
Her zaman Ergenekon ve Balyoz davalarının kumpas olduğunu savundu. O günlerde içerideki subay eşleri "Baykal için her konuşmasında yüreğimize su serperdi" diyorlardı.
Bakanlığı sırasında ulusal petrol davasına sahip çıktı. Madenleri ve petrolü devletleştirdi.
Yılmaz Ateş:
Baykal 1 Mart tezkeresinin reddedilmesine öncülük ederek, Türkiye'nin işgalini önlerken emperyalizmin hedefi oldu. Emperyalizmin kurduğu komployu kendilerine ikbal gören siyasi rakipleri ve bazı yakın görünenler şimdi hıyanet utancıyla yaşıyorlar. Baykal her zaman örnek olacak eylemleri ve düşünceleri ile demokratik ve Laik Türkiye'ye güç vermeye devam ediyor.