Gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye'de dış borç sorunu

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), gelişmekte olan 72 ülkenin, dış borç ödeme riski altında olduğunu açıklamıştı. Bu ülkeler içinde, Venezuela ve Arjantin zaten temerrüde düştüler. UNDP sıralamasında temerrüt riski yüksek olan ülkeler var. Türkiye yüksek spekülatif ekonomiye sahip ülkeler içinde yer alıyor. Gelişmekte olan ülkeler içinde, dalgalı kur sistemini uygulamakta olan ülkeler, ekonomik ilişkilerden zararlı çıktılar. Yüksek cari açık verdiler ve dış borç stokları arttı. Çin gibi ülkeler kuru kontrol ettikleri için bu sorundan kurtuldular. Bazı ülkelerin daha çok cari işlemler açığı vermesi ile dünyada dış borç sorunu yeniden önem kazanmaya başladı. Aynı paralelde küresel rekabetten daha kazançlı çıkmak isteyen ülkeler daha ulusal politikalara ağırlık vermeye başladılar. Küresel süreçte ülkeler, bir yandan cari fazla vererek kaynak sağlayanlar, bir yandan da cari açık vererek kaynak kaybedenler olmak üzere, iki gruba ayrıldı. İlginç olan, bizim gibi yüksek dış işlemler cari açığı veren ülkelerin, bu işin maliyetini görmüyor olmalarıdır. Çünkü cari açığın finansmanı, bugün sorunu çözer, ancak gelecekte bu finansman maliyeti hem büyümenin düşmesine, hem de ülkenin yoksullaşmasına yol açar. Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler, net borç ödeyen konuma geldiklerinde, yurt dışına kaynak çıkışı hızlanacaktır. Net dış borç ödeme faiz ve kâr gibi kaynak çıkışlarının GSYH'ya oranının, büyüme oranından daha büyük olması halinde, fakirleşme başlayacaktır. Türkiye'de dış borçlarda temerrüt riskini artıran sorunlar vardır. 1-Döviz ihtiyacı arttı. Üretimde kullanılan ithal girdi oranı ortalama yüzde 40 gibi yüksek düzeydedir. İthal girdinin finansmanı için dövize ihtiyaç var. Girdi ithal edemezsek üretim düşer. İthalat için önce finansman gerekiyor 2022 yılında, cari açık 50 milyar dolar olacaktır. Cari açığın bir kısmını dış borç faizi için veriyoruz. Ayrıca bir yıl içinde ödememiz gereken 185 milyar dolar kısa vadeli dış borç var. 2-Yabancı sermaye gelmiyor. Gayrimenkul alımı dışında, doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmiyor. Tersine yerli sermaye de dışarıya yatırım için çıkıyor. Borsada yabancı payı yüzde 65'ten yüzde 35'e geriledi. MB ödemeler bilançosuna göre, bu sene 9 ayda 14,7 milyar dolar portföy yatırımı çıktı. Ayrıca gayrimenkul alımı dışında yabancı sermaye gelmiyor. Hem Hükümete güven yok, hem de kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye verdiği not da ''yatırım yapılamaz spekülatif" seviyesindedir. 3-Yüksek maliyeti nedeni ile dış borçları çevirmekte zorlanıyoruz. Türkiye'nin dış borç stoku 455 milyar dolardır. Millî gelire oranı yüzde 6 dolayındadır. Bu oran yüksek değil ve fakat dış borçları