İdam cezası tartışması başlasın artık!

Bir meslektaşımız Cumhurbaşkanı Erdoğan'a soruyor; "... Orman yaktığı tespit edilen kişiye verilecek ceza hakkında ne düşünüyorsunuz..." Cumhurbaşkanı'nın cevabı net; "...idam istiyoruz." Daha önce de özellikle terör (PKK ve FETÖ), darbe, kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi konularda da 'idam cezası' hatırlatması yapıldığında, hiç tereddüt etmeden "önüme gelirse imzalarım" demişti.Anlaşılıyor ki artık açıktan ve yüksek sesle Türk Ceza Kanunu içinde bir değişikliğin tartışılma zamanı gelmiş. İdam cezasını, getirmek şöyle dursun, tartışmaya başladığımız anda yükselecek olan itirazları biliyorsunuz."... Bizi Avrupa Konseyi'nden çıkarırlar, AB ile müzakerelerimizi bitirirler, suçluları iade sözleşmelerimizi dondururlar, evrensel hukuktan uzaklaştırırlar..." Bilmiyorum başka aklınıza bir şey geliyor mu "... Adaletin doğru tesis edilemeyeceği durumlarda verilecek hatalı kararların dönüşü ya da telafisi olmayabilir. Politik iklimler nedeniyle tartışmalı kararlar çıkabilir..." Yani çekinceleri arttırmak mümkün. Fakat tüm bu tartışmaya rağmen açıktan soralım; - Pınar Gültekin'in katili için verilecek hangi ceza yüreğinizi soğutur - 'Aileme kızdım ormanı yaktım' diyen kişi için verilecek hangi ceza uygundur - 10 yaşındaki kızının gözleri önünde öldürülen Emine Bulut'un katiline... - PKK'lı teröristlere. - Masum halka kurşun sıkan FETÖ'cülere. Bu listeyi uzatmak ne yazık ki mümkün. Çok üzgünüm ki mümkün. Ve hemen herkesin vereceği cevap da belli. İdam gelmeden yürekler soğumayacak... Peki, sahiden idam gelirse ne olacak Geçmişe dönük bütün AİHM yargılamaları gelsin gözünüzün önüne. Kendi yasalarımızın üstünde bir uluslararası üst hukuk yolu bize ne kazandırıyor ne kaybettiriyor