Erbakan ve Selçuk Bayraktar'ın yaşadıkları bize ne söylüyor

Necmettin Erbakan ve Selçuk Bayraktar'ın kısa biyografilerini okurken, dönem olarak birbirleriyle kesişmeyen bu iki ismin Türkiye'nin kaderiyle bütünleşen kararlar verdikleri dikkatimi çekti.Necmettin Erbakan 1926 doğumlu, Selçuk Bayraktar 1979. Aralarında 53 yaş var. Fakat siz de göreceksiniz ki benzer tutkularla hareket edip benzer yollardan geçmişler, yöntemler izlemişler. Mühendis Necmettin Erbakan'ın karşılaştığı zorluklar Selçuk Bayraktar'a yol göstermiş sanki. Daha net kararlar vermesini sağlamış.Her ikisi de İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu.Necmettin Erbakan, tez çalışmasında gösterdiği başarıdan ötürü İTÜ tarafından 1951'de doktora yapması için Almanya'ya gönderilir. Deutz AG motor fabrikasından davet alır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Alman ordusu için araştırma yapan merkezde, termodinamik ve motor teknolojileri alanlarında ismini duyuran Prof. Dr. Franz Schmidt ile çalışır. Almanların, seri üretimine 1965 yılında başlanan ünlü Leopard 1 tankının motor tasarımında başmühendis olarak görev yapar. Motorun yanma odasını bizzat çizer.Selçuk Bayraktar'ın Pennsylvania Üniversitesi GRASP laboratuvarına yaptığı staj başvurusu kabul edilir. Üniversite kendisine burs teklif eder ve insansız uçaklar üzerine yüksek lisans yapar. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde insansız hava araçlarının agresif manevra kontrolü üzerine burslu olarak ikinci yüksek lisansını tamamlar. Bu süreç içerisinde Profesör George Pappas ve Profesör Eric Feron'un asistanı olarak çalışır. Dünyada ilk kez yapılan İHA formasyon uçuşu deneyleri, yer ve havada koordineli robot takımları, uçuş kontrol ve güdüm sistemleri hakkında bilimsel çalışmalar gerçekleştirir.Yurt dışındaki eğitim ve çalışmalarını tamamlayan her iki isim de 30 yaşlarından önce soluğu Türkiye'de alır. Erbakan 1954'te, Bayraktar 2007'de yurda döner.Erbakan, 1956'da 200 ortaklı ilk yerli motoru üretecek olan Gümüş Motor Fabrikası'nı kurar.Fabrika, 1960'da seri üretime geçer ve piyasadaki 7 bin lira civarındaki motorlardan daha iyisini 5 bin liradan satmaya başlar. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes fabrikayı gezer ve hayranlığını dile getirir. Hatta banka kredisi ve sermaye artırımına gitmeyen fabrikanın ihtiyacı olan parayı tahsis ettirir. Dünyanın en büyük markalarına kafa tutan Gümüş Motor rekabet duvarına çarpar. Alman firmaları fiyatları yarı yarıya düşürür ve arkasında sermaye ve banka desteği olmayan Gümüş Motor bu rekabete direnemez. Bu fabrika ile "biz şeftaliden başka bir şey yapamayız" zihniyetine rağmen motor da yapılabileceğini, otomobil de üretilebileceğini gösterilir. Ancak yine de yapılamaz. Çünkü motorlar yabancı sermayeye yaptırılır. Türkiye'ye biçilen rol kaportacılıktır.Erbakan vazgeçmez. Darbecilerin ayağına bile gider. Biyografisinde yok ama 27 Mayıs Bakanlar Kurulu Tutanakları'nda geçiyor. İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necmettin Erbakan, 4 Mart 1961 günü gerçekleşen Bakanlar Kurulu'na; Türkiye'nin otomobil üreterek çok yönlü ekonomik ve siyasi kazanımlar elde edeceğini tafsilatlı olarak anlatır. Bunun yanında Türkiye'nin itibarına yapacağı katkıyı ve toplumda oluşacak milli güven duygusuna işaret eder. Tutanakları okurken kaç kez 'vay be' dedim bilmiyorum. Darbecilerin kabinesi Erbakan'ın sunumunu yabana atmaz. Ciddiye alır. Bu sunum iki ay sonra (15 Mayıs 1961) dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından Devrim otomobillerinin üretilmesi talimatına dönüşür. Fakat otomobili üreten mühendislerin arasında Necmettin Erbakan