Irak Kerkük'teki merkezi ordu binasının Kürt siyasi partisi KDP'ye verilmesi kararı üzerine başlayan protesto gösterilerinin ardından geri adım atıldı. Kerkük, 1000 yıldır Irak coğrafyasında bulunan Türkmenlerin siyasi ve kültürel merkezidir. 1548'de Kerkük Sancağı'nın yüzde 90'ı Türkmen'di. 1910'larda ise Kerkük şehrinin yüzde 92'si Türkmenlerden oluşuyordu. İngilizler, Kerkük'ten "Türkmen şehri" diye bahsederlerken "Şehirde Kürt yoktu" derler ve Kerkük'ü "Irak'taki Türk şehirlerinin en büyüğü" olarak zikrederler
Kerkük, 1000 yıldır Türklerin yaşadığı bir şehirdir. 1907'de bölgede İngiltere adına siyasi ve askeri amaçlarla incelemelerde bulunan Ely Bannister Soane, Kerkük'ün "başlı başına bir Türkmen şehri" görünümü arz ettiğini ve Türkmenleri ile meşhur olduğunu özellikle vurgular. Genellikle Bayat boyuna mensup olan Kerkük Türkmenleri merkezin dışında Altunköprü, Tuzhurmatu, Tazehurmatu, Dakuk ve Kifri gibi yerleşim yerlerinde yaşamaktaydı. Kerkük'ün demografik yapısıyla ilgili Abdülhalik Bakır, Ahmet Gündüz, Ali Güler, Bilge Yasemin Alabaş, Emruhan Yalçın, Mehmet Akif Erdoğru, Haşim Nahit, Mahir Nakip, Metin Kopar, Remzi Kılıç, Sinan Maruf, Vehbi Günay- Saad F. Oumar ve Yücel Güçlü gibi araştırmacıların çalışmalarına bakılabilir. Osmanlı dönemi Irak tarihi uzmanlarından Davut Hut'un "İngiliz Raporlarına Göre Kerkük Türkmenleri" ve "Türk Dünyasının Irak'taki Kadim Şehri Kerkük ve Türkmenleri" isimli makaleleri ise çok önemli araştırmalardır.
Kanuni döneminde Kerkük.
OSMANLI 400 YIL HÜKMETTİ
Kerkük ve civarı Hz. Ömer devrinde 642'de fethedildi. Emeviler ve Abbasiler devrinde Türkler bölgeye yerleştirildi. Büyük Selçuklular'la bölgede Türk hâkimiyeti başladı. Daha sonraki yıllarda Begteginliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler, Kerkük'e hâkim oldular. Yavuz devrinde Bıyıklı Mehmed Paşa Mayıs 1516'da Safevilerle giriştiği mücadeleyi kazandı ve başta Kerkük olmak üzere birçok yeri fethetti. Bu tarihten sonra Safeviler ile Osmanlılar arasında sık sık el değiştiren şehir, 1534'teki Irakeyn Seferi ile kesin olarak Osmanlılar'ın eline geçti. 1918'deki İngiliz işgaline kadar 400 yıl boyunca Osmanlı idaresi altında kaldı.
Kerkük'e dair en eski kayıtlar 1548 yılına aittir. 1548'de Kerkük Sancağı'nın 7 bin 320 kişilik nüfusunun 6 bin 690'ı Müslüman'dı. Müslüman nüfusun da 6 bin 558'i Türk, 54'ü Kürt, 33'ü Arap, diğerleri ise farklı etnik kökenlere ait Müslümanlardı. 18. yüzyıl sonları ile 19. yüzyıl başlarında şehre gelen seyyahlar burada biraz abartılı olarak 6 bin hanenin olduğunu, bunlardan sadece 300'ü Yahudi, 160'ı Hıristiyan, geri kalanının ise Türklerden oluştuğunu ifade ederler.
Şehirde çoğunluğu oluşturan Türkler, merkez ve yakın köylerde yoğunlaşmışken Araplar güney ve güneybatı kısmında, Kürtler ise şehrin kuzey mahallelerinde ikamet ediyorlardı. İngiliz seyyah J. Shiel, 1836'da Kerkük'ü ziyaret etmişti. Şehirle ilgili bilgiler veren J. Shiel şehrin sakinlerinin Araplar ve Türklerden oluştuğunu, az sayıda Hıristiyan ve Musevi bulunduğunu belirterek "Şehirde Kürt yoktu" demektedir. 1881-1883 nüfus sayımında 22 bin 694 olan Kerkük nüfusunun 22 bin 8'i Müslüman, 441'i Yahudi, 243'ü Katolik, 2'si Ortodoks'tu. Şemseddin Sami, 1890'da şehrin nüfusunu 30 bin olarak verir.
Kerkük Belediyesi.
AKINCILARIN TORUNLARI
1907'de Kerkük'ü "Türkmen şehri" olarak tanımlayan İngiliz Ely Bannister Soane, şehrin güney ve batısında Arapların, doğusunda ise Hamavend Kürt bölgesinin olduğunun altını çizer. Bölgeyle ilgili genel bir değerlendirme yapan Soane, "...Kerkük, Yahudi, Arap, Süryani, Ermeni, Keldani, Türk-Türkmen ve Kürtlerden oluşmakta ve her türlü fanatizmden uzak bulunmaktadır. (Bunun sebebi) buranın, bütün unsurları düzen içinde idare etmek için yeterli ve sağlam askeri gücü bulunan Türk bir valinin idaresi altında olmasıdır..." demektedir.
1910'da Süleymaniye ve Kerkük bölgesiyle ilgili hazırladığı diğer bir raporda "... İki şehir arasını birbirine bağlayan köylerle birlikte Kerkük ve Altunköprü tamamen Türkmenler ile meskûndur ki bunlar, Abbasi devletinin Türk komutanları ve 11. yüzyıl Selçuklu idarecilerinin soyundan geldiklerini" iddia ettiklerini ifade etmekteydi. İngiltere adına Kuzey Irak'ı dolaşan Konsolos Wilkie Young da 1910'da hükümete sunduğu raporunda benzer ifadeleri kullanır. Belgelerden hareket eden Davut Hut, 1910'da Kerkük'te 36 bin 870 Türkmen bulunduğunu ve nüfusun yüzde 92'lik bir kısmının Türkmenlerden oluştuğunu söyler. Wilkie Young'un Kürtlerin ikamet ettikleri yerleri sayarken Kerkük'ten bahsetmemesi, şehrin dışında Talabanilerden 2 bin, Berzencilerden ise 300 kişinin bulunduğunu ifade etmesi önemlidir. Kürtlerin bölgedeki bu durumları 1915 tarihli bir İngiliz raporunda da tekrarlanır.
1910 yılına ait İngiliz Kuzey Irak etnik haritası.
1920'lere gelindiğinde bölgede görev yapan C. J. Edmonds, şehrin nüfusunun 25 bin civarında olduğunu ve çoğunluğu Türkmenlerin oluşturduğunu ifade eder. Yine aynı dönemde işgal döneminde bölge memurlarından William Rupert Hay da benzer bilgileri verir. "Kürtlerin Lavrence'ı" olarak anılan Binbaşı Noel de işgalden sonra Kerkük'e atanan ve şehrin demografik yapısı hakkında bilgi veren isimlerdendir. Kasım 1919'da Londra'da "Kürdistan'ın geleceği"nin konuşulduğu toplantıda söz alan Noel, Kerkük ve Kifri gibi "Türk şehirleri"nin de Mezopotamya sınırlarına dahil edilmesi gerektiğini savunurken Kerkük'ün Türkmen şehri olduğunu kabul ediyordu. İşgal yıllarında Musul'da görev alan