Osmanlı döneminde tecavüzün cezası idama kadar giderdi

Osmanlı döneminde tecavüze uğrayan kadınlar, iddialarını ispat ederlerse, mahkeme saldırganı ağır bir şekilde cezalandırırdı. Verilecek ceza idama kadar giderdi. Ancak tecavüze uğradığını iddia eden kadın iddiasını ispatlayamazsa müfteri durumuna düşüp kendisi cezalandırılırdı Osmanlı İmparatorluğu zamanında en ağır suçlardan biri tecavüzdü. Osmanlı kanunnamelerinde birçok suça para cezası öngörülürken, tecavüz suçuna para değil bedensel cezalar verilirdi. Bir kadın veya kıza tecavüz edenlerin cinsel organının kesilmesi cezası verilmesi kanunname hükmüydü. Ancak bu suçu işleyen kişinin suç sabıkası kabarıksa kadı, yani hâkim takdir hakkını kullanarak idam cezası da verebilirdi. İdama hazırlanan cellat. MÜFTERİ KADIN CEZALANDIRILIRDI Tecavüze uğrayanlar mahkemeye başvurarak kendisine saldıranların cezalandırılmasını istiyordu. Tecavüze uğrayan kişinin durumu mahkemeye intikal ettiğinde kadı, yani hâkim doğru karar verebilmek için geniş bir soruşturma başlatırdı. Tecavüz kurbanlarının en önemli meselesi, iddialarını ispattı. Tecavüze uğrayan kadınlar iddialarını ispat ederlerse, mahkeme saldırganı ağır bir şekilde cezalandırırdı. Kadınların iddialarını ispatladıkları zaman tecavüze uğrayan kız bekârsa evlilik seçeneği teklif edilebiliyordu. Kabul edilmezse veya mağdure bekâr değilse tecavüz edenlere bedensel cezalar verilirdi. Bunların başında da tecavüzcünün cinsel organının kesilmesi vardı. Ceza bazen idama kadar gidebiliyordu. Tecavüze uğradığını iddia eden kişi iddiasını ispatlayamazsa müfteri durumuna düşüyor, kendisi cezalandırılıyordu. Eğer bir kadın veya bir kız, kendisine tecavüz edildiğini iddia ettiğinde, zanlı inkâr ederse durum şahitlere sorulur, şahitler ve delillere göre kızın veya kadının yalan söyleyip sanığa iftira ettiği ortaya çıkarsa iftiracı dayak cezasıyla cezalandırılırdı. Ayrıca her sopa başına bir akçe para cezası da alınırdı. 17. yüzyılda Kahire'de bir kadın, bir adamın kendisini ölümle tehdit ederek tecavüz ettiğini öne sürmüştü. Ancak iddiasını ispatlayamadığı gibi suçladığı kişi de kadının ahlaksız olduğunu ileri sürdü ve iddiasıyla ilgili şahitler gösterdi. Mahkeme bu gelişme üzerine kadını suçlu bularak, oturduğu mahalleden sürülmesine karar verdi. 19. yüzyılda Balıkesir'de bir sokak. BAŞLARI İSTANBUL'A YOLLANDI Tarihçi Zübeyde Güneş Yağcı, Osmanlı dönemi Balıkesir mahkeme kayıtlarında bulduğu belgelere göre tecavüzcülerin idam edildiği örnekleri ortaya çıkarmıştır. Balıkesir Şer'iyye Sicili Defteri'nde geçen hadise şöyledir: 1699'da Balıkesir'in Hacı İshak Mahallesi'nde oturan Mustafa oğlu Mehmed ve annesi Mustafa kızı Sultan mahkemeye başvurarak Mehmed Beşe ve Çikin Kelle Mehmed Beşe ve Çoban Ebubekir Beşe'nin ramazan ayında Kadir Gecesi'nde herkes ibadetle meşgulken Sultan'a tecavüz ettiklerini iddia ettiler. Balıkesir mahkemesi mübarek bir günde yapıldığı iddia edilen böyle bir eylemi hemen soruşturmaya başladı. Tecavüzcülerin daha önce de bu gibi suçları işledikleri ortaya çıktı. Tecavüzcüler daha önce de Bernak adındaki bir gayrimüslimin evini basıp karısına saldırmışlardı. Ayrıca bir han basıp Dimitri adındaki gayrimüslimi de yaralamışlardı. Osmanlı döneminde insanların birbirleri hakkındaki kanaatleri çok önemliydi. Tecavüzcüler hakkında şehrin ileri gelenlerinden görüşleri istendi. Şehrin ileri gelenleri, tecavüzcülerin eşkıya olduklarını söylediler. Bunun üzerine Müftü Esseyyid Ali Efendi'den fetva istendi. Ali Efendi bu kadar suç işleyen kişilerin katlinin şer'an caiz olacağı yönünde fetva verdi. Bunun üzerine Mehmed idam edildi. Kadı ve subaşı kolluk güçleriyle birlikte teftişte. 1699 yılında Balıkesir'de yine Hacı İshak Mahallesi'nde oturan Mehmed oğlu Mehmed, mahkemeye başvurarak bir gece Çobanoğlu Bayram'ın evine girerek karısına saldırdığını, malını da yağma ettiğini iddia etti. Çobanoğlu Mehmed yakalanıp mahkemeye çıkarıldı. Ancak kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. Bunun üzerine Mehmed oğlu Mehmed, mahkemeden soruşturma yapılarak, şehrin ileri gelenlerinin görüşlerinin alınmasını talep etti. Mahkeme, Müderris Mehmed Efendi, Esseyid Hacı Yahya Çelebi, İmam Hacı Mustafa Efendi, Kethüda Mustafa Ağa, Çeribaşı Mehmed gibi şehrin ileri gelenlerine Bayram oğlu Mehmed'in durumunu sordu. Şehrin ileri gelenleri de Çobanoğlu Mehmed'in ahlaksız ve eşkıya olduğunu söylediler. Bu gelişme üzerine Bayram oğlu Mehmed, Esseyid Ali Efendi'nin fetvası ile idam edildi. 1785 yılında Çirmen bölgesinde yıllarca eşkıyalık yapan Kör Hasan'ın çetesi Edirne'de bir köyde iki genç kıza tecavüz etmiş, ardından yine iki kıza saldırmışlar ve kızlar utançlarından kendilerini zehirlemişlerdi. Bu hadiselerden sonra beş eşkıya yakalanıp yargılandıktan sonra idam edildi. Kesilen başları da İstanbul'a gönderildi. Kadı ve subaşı kolluk güçleriyle birlikte teftişte. 'CİNSEL ORGANINI KESSİNLER' Kanuni Kanunnamesi'nde tecavüz ve tacizle ilgili şu hükümler vardı: Eğer oğlan çeken veya kız çeken kimselerin hıyanet ile