Hazreti Muhammed'in dedesi de Gazze'de yatıyor

Gazze, İslam tarihinde hep önemli bir yer oldu. Peygamberimizin büyük dedesi Abdümenaf oğlu Haşim'in Gazze'de vefat etmesi ve mezarının burada bulunmasından dolayı özel önem verilen bir şehirdi. Ayrıca İslam tarihinin en önemli isimlerinden İmam Şâfii 767'de Gazze'de doğmuştu

Gazze, Bizans hâkimiyetinde iken önemli bir ticaret merkezi ve bu arada Mekke'den gelen tüccarların da uğrak noktası idi. Mekkeli tüccar kafileleriyle Suriye'ye ticarete giden Peygamberimizin büyük dedesi Abdümenaf oğlu Haşim, Gazze'de vefat etmiştir. Mezarının burada yer alması sebebiyle şehre "Gazzetü Haşim" denildi.
Gazze'de daha sonra Hazreti Haşim'in mezarının bulunduğu yere Memlükler döneminde bir cami ve türbe yaptırıldı. Seyyid Haşim Camii denilen mescit Osmanlı döneminde Sultan Abdülmecid tarafından büyük bir tamirattan geçirildi. Daha sonraki dönemlerde de değişik tarihlerde caminin yeni tamiratları yapıldı.
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferinde.
Hz. Ebubekir'in zamanında 634'te Gazze fethedildi. İmam Şâfii 767'de Gazze'de doğdu. Bölge Haçlı seferleri sırasında 1149'da Kudüs Kralı III. Baldwin tarafından işgal edildi. Selahaddin Eyyubi, Haçlıları mağlup ettikten sonra Gazze'yi tekrar İslam hâkimiyetine soktu. Moğollar 1258 yılında Bağdat'ı işgal ettikten sonra Gazze'ye ulaştı. Moğollar'ı mağlup eden Memlükler 1187'de Gazze'yi tekrar hâkimiyetlerine aldılar. Bundan sonra Memlük Devleti'nin bir parçası olan Gazze, Kahire'nin kapısı ve karakolu sayılıyordu. Gazze hakkında geniş bilgiyi Mustafa Bilge'nin İslam Ansiklopedisi'ndeki maddesinde buluyoruz. Ayrıca bölge hakkında Amnon Cohen'in araştırmalarına da bakılabilir.
19. yüzyılda Gazze.
OSMANLI YÖNETİMİNDE GELİŞTİ
Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Tomanbay, Osmanlı ordusunu Gazze'de durdurmak istediyse de başaramadı ve Gazze 1516'da Osmanlılar'ın eline geçti. Filistin bölgesi Şam Beylerbeyliği'ne bağlı Kudüs, Gazze ve Nablus şeklinde üç sancak hâlinde teşkilatlandırıldı. Gazze sancağı, Remle nahiyesiyle birlikte Yafa'nın kuzeyine, yani bugünkü Tel Aviv'e kadar uzanan sahadan oluşuyordu.
Gazze, Osmanlı döneminde hızla gelişti. 1525'te 5 bin 586 olan Gazze'nin nüfusu 1530'ların sonuna doğru ara 8 bin 789'a ulaştı. 1548'de 13 bin 964, 1596'da 11 bin 390 oldu. 1649'da bölgeye gelen Evliya Çelebi ve 1659'da Gazze'ye gelen Sayda'daki Fransız konsolosu Chevalier d'Arvieux, Gazze'nin zenginliğini anlatırlar.
Hazreti Haşim Camii ve Türbesi.
Evliya Çelebi, Gazze'yi "Düz geniş bir ovada toplam 6 mahalle ve tamamı 1300 haneli şehirdir. Bütün yapıları kârgir taş bina ve yüzeyleri tamamen toprak, kireç ve cibiz ile örtülü büyük saraylar ve evler ile bezenmiş, çeşit çeşit yapılar ile süslenmiş bağlı ve bahçeli eski bir şehir ve büyük yerleşim yeridir. Suyunun ve havasının tatlılığından halkı gayet beyaz yüzlü, siyah kaşlı ve bazıları kara yağız, düzgün vücutlu, sağlıklı, cömert, kerem sahibi, garipleri sever, sakin yapılı yumuşak huylu insanlardır. Bütün halkı işleri ve kazançları ile geçinirler" diye anlatır.
Fransız seyyah, bölge halkının Rumca, Türkçe ve Arapça konuştuğunu söyler.
İngiliz işgal kuvvetleri Gazze'de.
18. yüzyılda Bedevi Araplar bölgede asayişi bozdu ve halkın bir kısmı Nablus tarafına göç etti. Osmanlı yönetimi bölgeyi canlandırmak için 1742'de Gazze'yi Şam Eyaleti'nden ayırıp havas-ı hümâyûnunun arasına kattı. Bölgede malikâne sistemi uygulandı. Yüzyıl sonuna kadar sancak Şam Eyaleti'nden ayrı kaldı. Ancak güvenlik, iaşe ve mali konularda Şam Eyaleti'yle birçok bağlantısı vardı.