Araplar gibi Sami soyuna mensup bir halk olan Yahudiler, aslen Ortadoğulu bir kavimdir. Bugün kurdukları devlet, Filistinlilere karşı hiçbir insan hakkına riayet etmeden katliamlar yaparken en büyük desteği de Batılı devletlerden alıyor. İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlara ses çıkarmayan, hatta teşvik eden Avrupa'nın tarihi ise Hitler'in dışında da bir antisemitizm, yani Yahudi düşmanlığı ve katliamlar tarihidir
Avrupalıların Yahudilere karşı ilk katliam ve sürgünleri Roma İmparatorluğu zamanında başladı. Romalı Praetor Gnaeus Cornelius Scipio Hispanus, Roma'daki Yahudileri MÖ 139'da sürdü. Pompeius, MÖ 64'te Suriye'yi, MÖ 63'te ise bugünkü Filistin'i ele geçirdi. Yahudilerin bir kısmı imparatorluğun başka bölgelerine sürüldüler.
KUDÜS'TEN SÜRÜLDÜLER
Romalılar, Yahudilere karşı baskıcı bir siyaset uyguladılar. İmparator Tiberius, 19'da Yahudileri bir kez daha Roma'dan kovdu. Romalılar, 62'de Yahudilere karşı ayaklandılar. Bölgeye gönderilen Vespasina isyanı bastırdı. Romalılar, Yahudilerin "İkinci Tapınağı"nı (Hirodes Tapınağı) 70'te ortadan kaldırdı. Bu olaydan sonra Yahudiler, Filistin'den sürüldü, birçoğu da Romalılar tarafından köleleştirildi.
Sürgündeki Yahudiler 115- 117'deki Kitos Savaşları'nda Mezopotamya, Mısır, Libya ve Kıbrıs'ta, Romalılara karşı ayaklandılar, ancak General Quietus isyanı bastırdı. Yahudiler Simon Bar Kohba önderliğinde Filistin'de 132'de ayaklanarak bölgede bir devlet kurdular. İmparator Hadrianus'un emriyle Filistin'e intikal eden Sextus Julius Severus isyanı bastırdı. İsyanın bastırılmasından sonra İmparator Hadrianus, Yahudileri takibata alıp Kudüs'e girmelerini yasakladı. Kudüs'e de Jüpiter'in onuruna bir pagan tapınağı inşa ettirdi.
Strasbourg katliamı.
ZORLA HIRİSTİYANLAŞTIRILDILAR
Hıristiyanlık döneminde Hz. İsa'nın ölümünden Yahudileri sorumlu tutan bir anlayış da olduğu için Yahudilere yönelik düşmanlık arttı. Hem Antakya hem de İstanbul Patriği olarak görev yapan, doğu ve batı kilise babası olarak kabul edilen Ioannis Hrisostomos, Antakya'daki görevi sırasında, Yahudi karşıtı sekiz vaazıyla ünlenmişti. Bu vaazlar dinleyicileri tarafından harfi harfine not edilip daha sonra elden ele dolaştı. 415-419 arasında Bizans topraklarında gerilim daha artmış ve Hatay yakınlarındaki Inmestar'da Hıristiyanlar Yahudiler'e saldırmıştı.
Bizans'ta meşhur kanun kodeksi olan "Corpus Juris Civilis" hazırlanırken, Yahudilere karşı bazı önlemler alınmış, onların hiçbir onurdan yararlanamayacağı belirtilmiş ve en önemli Yahudi duaları yasaklanmıştı. 598'de ise Palermo piskoposu, bütün sinagogların ve Yahudi mallarının kiliselere bağlanmasını emretti. Aynı dönemde Katolik kilisesi bünyesinde toplanan I. Clermont Konsili'nde Yahudilerin her türlü kamu görevine girmesi yasaklandı.
Torquemada
Frank Kralı Clothair döneminde 614-615'te toplanan Paris Konsili'nde, kamu görevinde bulunan Yahudilerin zorunlu olarak Hıristiyanlığa geçirilmesi kararlaştırıldı. Frank Kralı Dagobert ülkesindeki Yahudilerin sürülmesi emrini verdiği gibi Bizans İmparatoru Jüstinyen'e de bu konuda tavsiyede bulundu. Heraklios, Yahudilere zorunlu vaftiz kararı vermiş, aynı uygulamaya bir başka Bizans İmparatoru III. Leo da gitmişti. 874'te Bizans İmparatoru Vasil, Yahudilerin zorla vaftiz edilmesinin emretmişti.
Papa VII. Leo (937), Mainz başpiskoposuna, vaftizi reddetmeye devam etmeleri halinde Yahudileri piskoposluk bölgesinden kovmasını tavsiye etmişti. 876'da Galya Başpiskoposu Ansegise, Yahudileri Sens'ten kovdu. 899'da Fransa Kralı III. Şarl, Narbonne'daki kilisenin kârı için, Yahudilerin sahip olduğu ve onda birlik kilise vergisi ödemeye tabi olan tüm mülklere el koydu. Venedikliler, 945'te kendi gemilerini Yahudilerin kullanmalarını yasakladı. 1010'da Fransa'nın Limoges şehrinin Piskoposu Alduin, piskoposluk bölgesindeki Yahudilere vaftiz ve sürgün arasında bir seçim yapmalarını teklif etti. Bir ay boyunca Yahudileri ikna etmek için uğraştılarsa da pek başarılı olamadılar; çünkü Yahudilerden sadece 3-4 kişi inancından vazgeçmişti, geri kalanlardan bir kısmı başka şehirlere kaçtı, bir kısmı ise intihar etti.
1338 Deggendorf katliamı.
HER YERDE KATLİAM YAPTILAR
Haçlı seferleri, Müslümanların yanı sıra Yahudi ve Ortodokslara yönelik de büyük katliamlara sahne oldu. Haçlı seferleri sonrasında da katliamlar devam etti. Kilise, Hıristiyanların faizle alışveriş yapmasını yasakladığından Yahudiler tefeciliğe yönelmişti. Yahudilerin kötülüklerin kaynağı olduğu düşüncesiyle halkta ve asilzadelerde büyük bir Yahudi karşıtlığı oluştu. Rindfleisch adındaki bir Alman şövalyesi, 1298'de Güney ve Orta Almanya'da binlerce Yahudi'nin katledilmesini emretti. Katliamın arka planında Mainz (1281, 1283), Münih (1285), Oberwesel'de (1287) bir dizi kan davası ve 1290'da Paris'te "ev sahibine saygısızlık" suçlaması vardı. 20 Nisan 1298'de küçük bir Frankonya kasabası olan Roettingen'de 21 Yahudi, "ev sahibine saygısızlık" iddiasıyla Rindfleisch liderliğindeki bir topluluk tarafından saldırıya uğrayıp katledildi. Rindfleisch daha sonra yağmaya aç bir kitleyi de peşine takarak kasaba kasaba dolaşıp herkesi Yahudileri yok etmeye teşvik etti. Katliamlar Almanya'nın her köşesine yayıldı. Frankonya, Swabia, Hessen, Thüringen ve son olarak Heilbronn'u sardı. Avusturya İmparatoru I. Albert, Yahudilerin korunacağını duyurduysa da imparatorun bu uyarısı pek dikkate alınmadı ve Yahudiler, Gotha (1303), Renchen (1301) ve Weissensee'de (1303) katledilmeye devam edildiler. 1349'da Strasbourg'da ve Zürih'te, 1370'te Brüksel'de Yahudi katliamları gerçekleşti. Macar Kralı Büyük Layoş, 1360'da Yahudileri kovduğu zaman Osmanlı topraklarına sığındılar.
VEBANIN SUÇLUSU GÖSTERİLDİLER
14. yüzyılda Avrupa'daki büyük veba salgını sırasında Yahudiler, vebanın suçlusu olarak gösterildi ve yok edilirlerse vebanın da biteceğine inanıldı. 1348 baharında Güney Fransa'da ilk Yahudi katliamları başladı. Yahudiler ahşap evlere doldurularak yakıldı. Bavyera'da 12 bin, Erfurt'ta 3 bin Yahudi öldürüldü, Strasbourg'da ise 2 bin Yahudi diri diri yakıldı. Avrupa'nın hemen her tarafında bu tür katliamlar oldu. Yahudiler kimi zaman cellatlarının eline geçmemek için kendilerini yaktılar. Bazı yerlerde Yahudiler yakılmadan önce kazıklatıldı, bazı yerlerde ise fıçılara konularak nehirlere atıldı.
1420-1421 yıllarında Dük V. Albert'in emriyle Avusturya'daki Yahudilere yönelik bir baskı başladı. İlk başta sürgün, zorla din değiştirme ve hapis cezalarından oluşan zulüm, 200'den fazla Yahudi'nin idam edilmesiyle sonuçlandı. 1405'te Viyana'nın Yahudi mahallesindeki sinagog yakıldı. Bazı Yahudiler yurtdışına kaçarken bazıları intihar etti. Yaklaşık 1500 kişilik Viyana Yahudi cemaatinin varlığı fiilen sona erdi ve mallarına el konuldu. Bu olaylar