TRafik

DENGELER iyice hassas bir hale geldi. Yabancı BÜYÜKELÇİLERİN MUHALEFETLE teması görülen görülmeyen noktalarda arttı. İstanbul sermayesinin 6'lı masaya el uzatması sır olmaktan çıktı. Adeta dışarıdan içeriye bir yüksek hava basıncı gelecek gibi durmakta... Dikkatli olmakta ve temasları doğru yorumlamakta fayda var... Herkesi olduğu gibi bizi de derinden etkileyen ve etkileyecek olan RUSYA işgaline oradan da AVRUPA'ya bakalım. Daha doğrusu bu mühendislikte birinci akıl olan MERKEL'e geçelim... Daha önce yarı ciddi yarı şaka "Merkel ileride hain ilan edilirse şaşırmayın" diye yazdım. Birkaç kez değişik vesilelerle tekrar da ettim. İşte şimdi olanları en doğru analiz edecek olan ALMANYA'nın eski BAŞBAKANI Merkel, Berlin'in dünyaca ünlü sanat merkezlerinden Berliner Ensemble Tiyatrosu'nda, seyircilerin önünde gazeteci Alexander Osang'ın sorularını yanıtladı. Ukrayna Savaşı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile geçmişteki ilişkileri hakkında ilk kez ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Eski Şansölye Merkel, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırasını BÜYÜK TRAJEDİ olarak gördüğünü belirtti. Kendi kendine sık sık "Bu savaş önlenebilir miydi" sorusunu sorduğunu da açıkladı. 16 yıllık başbakanlığı döneminde Moskova ile sürekli diyalogdan yana olan ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayan Merkel'i en çok kendi partisi sorguluyordu! Daha düne kadar dünyanın en güçlü kadınları arasında liderliği kimseye bırakmayan MERKEL şimdi "Rusya'ya karşı izlediğim politika doğruydu. Bu yüzden kimseden özür dilemeyeceğim" diyerek kendini savunmak zorunda kalıyordu! Putin'in ticaret aracılığıyla dönüştürüleceğine inanmadığını dile getiren Merkel şunları söyledi: "Putin'in demokrasiyi reddetmesine karşın Rusya'nın her zaman AVRUPA'nın komşusu kalacağını göz ardı etmemek gerekir. Rusya ile tüm farklılıklara rağmen bir şekilde bir arada yaşamak Almanya'nın çıkarlarına uygundu. Putin Sovyetler Birliği'nin dağılmasını 20. Yüzyıl'ın en kötü olayı olarak değerlendiriyordu. 2007'de SOÇİ'de bunu bana söyledi. Bu nedenle ona tam olarak güvenmiyordum..." Merkel sözü savaşa getirerek devam etti: "2008 yılında Ukrayna'nın NATO'ya katılmasını engelledim. O günün Ukrayna'sı bugün bildiğimiz Ukrayna değildi. Demokratik olarak yapılanmış bir ülke değildi. Ayrıca Putin'i kışkırtmak istemedik... KUZEY AKIM-2'yi Rusya ile ilişkileri güçlendirecek bir proje olarak gördüm. ABD'nin Kuzey Akım 2'de faaliyet gösteren Alman şirketlere yaptırım uygulamasından çok rahatsız oldum. Bunu İRAN'a yapabilirsiniz ancak Afganistan'da birlikte çalıştığınız müttefike değil..." Eski ŞANSÖLYE MERKEL noktayı şu sözlerle koyuyordu: "Şu anda Putin'le konuşulacak bir şey yok, özellikle de Ukrayna olmadan..." Merkel ileriki dönemlerde de konuşmak zorunda kalacaktı. RUSYA'YA KARŞI GÜVENLİK MİMARİSİ OLUŞTURAMADIKLARINI SÖYLEYEN MERKEL, BELKİ AB'nin dağılma sürecini başlatan isim olarak tarihe geçecekti... NATO varken GÜVENLİK MİMARİSİ'nden söz ediyordu. Yani NATO'ya güvenmiyordu. Kendi göbeğini kendi kesmek zorundaydı. Macron bunu yıllardır söylüyordu. Konu GÜVENLİK'e geldi mi kapısı çalınacak ilk ülke TÜRKİYE'ydi. Oysa Moskova'dan endişe etmedikleri için hem 'GÜVENLİK' hem de 'ENERJİ'de sorun görmüyorlardı. ABD'nin KUZEY AKIM-2'yi bitirecek kadar bastırması da KURGUNUN arkasındaki