'Kulturkampf' 'Fake news'

Günümüzde iki olgu, kökleri 19. yüyzyıl Almanyası'na uzanan "kulturkampf" (kültür savaşları) ve dijitalleşme, yapay zekâ, sosyal medya "karışımından" kaynaklanan "fake news" (uydurma haber), "süreç olarak faşizm" içinde birleşiyor. Günümüzde dinci, milliyetçiırkçı hareketler, liderler, devleti ele geçirme ya da iktidarlarını koruma çabalarında bu iki olguya yaslanıyorlar.Buna karşılık, süreç olarak faşizme direnmeye çalışanlar, çoğu kez "ekmek peynir" sorunlarına (ekonomiye-altyapıya) odaklanırlarsa "kulturkampf" alanına girmekten, "fake news"ün etkilerinden kaçınabileceklerini düşünüyorlar; "ekmek peynir" sorunlarının, kültür içinde anlam kazandığını altyapı ve üstyapının aslında bir tözün iki farklı "varoluş tarzı" (modalitesi) olduğunu gözden kaçırdıkça etkin bir direniş hattı kuramıyorlar. Türkiye'de "Cumhur İttifakı", "6'lı masa"ya, genel olarak muhalefete karşı "kulturkampf" ve "fake news" olgularını etkin biçimde "silahlaştırıyor". "Kulturkampf", dincilik ve milliyetçilik üzerinde inşa ediliyor, toplumu bu zeminde bölüyor, kutuplaşma "uydurma haberlerle", daha da öteye "giderek uydurma tarih" anlatılarıyla besleniyor. Böylece, "çekirdek" seçmeninin sadakati, "militan" desteği, korunuyor. Bu destek ve sadakat, devlet aygıtının sağladığı avantajlarla birleşince de seçim süreci üzerinde birçok soru işareti oluşuyor.BİR TİPİK ÖRNEK, BİR YAPISAL ZAAFTipik örnek, bu çekirdek seçmenin sadakatine ilişkin. Cumhuriyet TV ekibinin bir sokak röportajında mikrofona konuşan bir kadın, "Hayat berbat ama bu hayatı hiçbir yerde bulamazsınız! Ne derlerse desinler, Türkiye ile oynuyorlar. Dış ülkeler bizi kıskanıyor. Tayyip Erdoğan'ı çekemiyorlar. Pahalılık var ama kimse 'Ben açım' demesin. Erdoğan daha ne yapabilir ki... Türkiye'nin bir yere gelmesini istemiyorlar" diyor.Bu ifadelerdeki, "biz ve onlar" ikilemine, "lider tapınmasına", ülkenin durumuna ilişkin "uydurma haberlere", bireyin olasılıklar "yelpazesini" sınırlayan, çektiği ağrılara katlanmasına yardım eden "daha iyisi yok" fantezisine bakarak "realiteden" bu kadar uzak bir "cehalet" karşısında hayret etmek, öfkelenmek, hatta o yurttaşı küçümsemek kolay. Buna karşılık ülkede, son 20 yıl içinde, birbirinden farklı, birbirine düşman iki (hatta üç) paralel "realitenin" şekillenmiş olduğunu düşünmek, kabullenmek ise bu kabullenmenin gündeme getireceği sorunlar itibarıyla kolay değil.