Gerçekten özgün bir ülke

Buffalo, New York'ta bir faşist teröristin, siyahların alışveriş yaptığı bir süpermarkette 10 kişiyi öldürmesinden 10 gün sonra Uvalde, Texas'ta 18 yaşında bir genci, 19 ilkokul öğrencisini ve iki yetişkini öldürdü. Böylece 2022 yılının ilk beş ayında kitlesel kıyım amaçlı saldırı sayısı, 27'si okullarda olmak üzere, 248'e ölü sayısı da 150'ye yükseldi. Amerika'da, bu tür ölümcül saldırılar 70'li yıllardan bu yana, giderek katliam düzeyine ulaşan bir artış eğilimi sergiliyor. Başka gelişmiş ülkelerde de kitlesel kıyım amaçlı, saldırılar gerçekleşti. İskoçya, Dunblane'de, 1996'da saldırgan 16 ilkokul öğrencisini ve öğretmenlerini öldürdü. Aynı yıl Avustralya, Port Arthur katliamında 23 kişi yaşamını yitirdi. 2011'de Norveç Utaya'da faşist saldırgan 77 öğrenciyi öldürdü. Yeni Zelanda Christ Church'de, 2019'da bu kez Müslümanları hedef alan bir faşist, 51 kişiyi öldürdü. Bu olayların hemen arkasından o ülkelerin yönetimleri hızla önlem alarak denetimsiz silahlanmayı durdurdular. ABD'de durum farklı. Yönetimlerin, vatandaşların tabancadan makineli tüfeğe kadar her türlü silahı satın alma, kimi eyaletlerde açıkta taşıma özgürlüklerini, nüfusun çoğunluğunun genel eğilimine karşın, en azından denetleme, kısıtlama yolunda bir adım atamadığı görülüyor. Her katliamdan sonra silah satışları aniden artıyor. Evet, ABD özgün bir ülke ama bu "kötülükle" ilgili bir özgünlük. BU KÖTÜLÜK NEYİN SEMPTOMUPew Araştırma Şirketi'nin anketine göre, ABD halkının yüzde 81'i silah almak isteyenlerin geçmişlerinin araştırılmasından yana. Saldırı silahlarının yasaklanmasına ilişkin soruya olumlu cevap verenlerin oranı yüzde 63. Yüksek kapasiteli cephanenin yasaklanmasını isteyenlerin oranı yüzde 64. Cumhuriyetçi Parti'den (GOP) silah sahibi olmayanların yarısından fazlası da bu bulgulara benzer bir eğilim sergiliyor. Ancak, yasama ve yürütme bu arzular yönünde adım atamıyor. "Bu kötülük neyin semptomudur" sorusunun cevabı, erkeklikle patolojik silah aşkı ilişkisinin yanı sıra, iki etkende yatıyor. (1) Harvard Law Reviev dergisinde 2008 yılında yayımlanan bir çalışma vurguladığı gibi (NYT, 25052022), silah sahibi olma özgürlüğü ile özellikle Güney eyaletlerindeki beyaz seçmenin, siyahlara eşit haklar tanınmasına gösterdiği tepki arasında güçlü bir bağlantı var. Anayasanın, silah sahibi olma özgürlüğüyle ilgili maddesini (II. Amendment-1789 tarihli ekleme) tavizsiz savunmak bu tepkinin bir ifadesi.