Beni olgularla meşgul etmeyin...

Seçimlerin 1. turu bitti. Karşımızda bir olgular kaosu var. Platon, "Beni olgularla meşgul etmeyin, düşünmeye çalışıyorum" dermiş. Ben, komünizm, kadın erkek eşitliği, özel mülkiyetten kaynaklanan toplumsal sorunlar üzerine ilk kez düşünmeye çalışmış bir filozof olan, Platon'un öğrencisiyim. Bu yüzden, ikinci tura giderken bu "olgularla" dikkatimizi dağıtmadan, "düşünmeye" çalışalım diyorum. Ne de olsa her olgu anlamını, uygun bir "anlamlar sistemi" içinde kazanır. Olgudan önce düşünme çabasına öncelik vermek de gerçeklikten kopuk idealist bir yanılsama değil, tarihsel bir teori-deneyim diyalektiği üzerinde üretilen bir pratiktir.OLGULARIN KAOSU Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'nın elinde. CHP listesinden, Cumhur İttifakı'nın, "sadakatler" dünyasına ait 35 millet vekili daha Meclis'e girdi. Bu Cumhuriyet tarihinin en "radikal sağcı" Meclis'idir. Kılıçdaroğlu, eğer 2. turda kazanamazsa tarihe, böyle bir Meclis'i ülkeye hediye etmiş birisi olarak geçiyor. Bu Meclis'te, idamdan, her türlü hak ve özgürlük kısıtlamalarına kadar türlü baskıcı yasayı çıkaracak, anayasayı değiştirebilecek, bir milliyetçi mukaddesatçı çoğunluk var. Bunun ilk işaretini Babacan verdi bile. Seçimlerin sonuçları üzerinde, oy çalmaktan başlayarak türlü manipülasyonların yapıldığına ilişkin ayrıntılı tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmaların içinde, varlığı gayet iyi bilinmesine karşın önemsizleştirilen bir olgu da var: Sandık başlarında ve şimdi de sokaklarda özellikle CHP'ye ve sola yönelik olarak başlamış, simgesel (sözlü) ve fiziki şiddet, yıldırma çabaları. CHP lideri seçimlere, siyasal İslamdan, "yetmez ama evet"çilerden gelme danışmanlarla, uzmanların kılavuzluğunda girdi. Bunlara ek bir de ekonominin dağılma noktasında gelmiş olması var.2. TURA GİDERKENŞimdi, ikinci tura giderken bu olgulardan önce, onları "kucaklayan genel durumu" düşünmeye çalışalım. (1) Ülkede siyasal İslamın partisinin yürüttüğü bir "süreç olarak faşizm" yaşanıyor. Ülkeyi, yargı, yasama, yürütmeyi kendine bağlamış, üretilen "artık-değerin" dağılımı süreçlerini de düzenleyen tek merkezli bir başkanlık rejimi (başkan ve etrafındaki oligarşiden oluşan bir "güç") yönetiyor. (2) Bu inşa süreci son 15-20 yılda toplumun "hakikat ve