Benzeşmeler

"İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır" sözünü kendimize uyarlayarak şöyle bir hayat muhasebesi yapsak, çoğumuz bu teorinin ne kadar gerçek olduğunu görürüz. İnsan değişir, insan benzeşir. Nihayetinde taş değiliz. Nerede, kiminle, nasıl vakit geçirirsek, geçirdiğimiz gün ay yıl oranında hem ortama uyuyor hem de o insanlara benziyoruz. Konuyu futbola ve futbolcuya bağlayacağım. Malum, Avrupa futbolu dünyada her zaman en üst seviyedir. Futbolda yaptığımız kıyaslarda da "Kardeşim adamlar ...." diye söze girip övgüler dizerek devam ederiz. En çok olumladığımız yanları ise kulüplerin yönetilme şekli ve futbolcuların işlerine olan sadakatleri. Yurt dışına gönderdiğimiz oyuncularımız üzerindeki değişimleri ve gelişimleri gıpta ile izliyoruz. Öyle ki, evladını yurt dışına okumaya göndermiş annebaba ilgisiyle takip ediyoruz onların yurt dışındaki süreçlerini. Fransa'da Lille'i şampiyonluğa taşıyan Burak, Yusuf, Zeki üçlüsüyle beraber biz de ekran başında kaldırdık kupayı... Yine bugün Yusuf Rusya'da, Cengiz Fransa'da, Çağlar İngiltere'de, Enes İspanya'da, Merih İtalya'da serüvenlerine başarıyla devam ediyorlar. Zaman zaman verdikleri demeçleri dinliyoruz. Cenk Tosun, Everton'a gittiğinde yaşadıklarıyla ilgili, "Burada idman programları çok farklı. Daha zor geçiyor. İdmanlardan sonra zorunlu fitness var. Türkiye'de öyle değil. Türkiye'de isteyen yapıyor" demişti. İki lig arasındaki tempo ve fizik farkı bu kadar açık olmasın da ne olsun. Mesela ne için onlarda zorunlu da bizde isteyen yapıyor! Sezon başında Premier Lig ekibi Watford'a kiralanan ancak erken pes edip geri dönen Ozan Tufan, "Türkiye Ligi'nde futbol biraz duruyor sahada. Yere yatan futbolcular, zaman geçirmeler... Premier Lig'e geldiğim günden beri top taca çıksın diye bazen dua ediyorum nefes almak adına" diyor... Aslında bizi kıyasa sürükleyen, futbolumuzun sürekli geri gidişinin, uluslararası alanda saman alevi çıkışlar yapıp sonra devam ettiremeyişimizin özeti iki demeç... Yorum da değil, bizzat yaşayan, şahitlerinin ağzından... Altyapısını burada alıp profesyonel sürecini Avrupa'da sürdüren, orada sabır gösterip tutunmayı başarmış oyuncularımızın gelişimi boşuna değil. İdman temposu, metot farklılığı ve iş disiplini... Bir yerden sonra sen de benzeşmek zorunda kalıyorsun. Benzeşemezsen zaten hikayen epey kısa sürüyor. Tersinden düşünürsek de, bizim futbol iklimimiz buraya gelen yabancı oyuncuları teknik adamları büyük oranda kendisine benzetiyor. Futbol hayatları boyunca sakatlık savsaklamak nedir bilmeyen adamlar, birkaç ay geçmeden