G-20 Bali zirvesi ve zirveden beklentiler

Yeni Şafak Erdal Tanas Karagöl - G-20 Bali zirvesi ve zirveden beklentilerG-20 zirveleri, başlangıçta bakanlar ve merkez bankaları başkanlarının katılımı ile gerçekleşirken ve uluslararası finansal istikrarın arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılırken, 2008 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik kriz ile birlikte G-20 zirveleri, dünya liderlerinin katıldığı zirveler oldu.Bu nedenle, G-20 zirveleri gündemdeki ekonomik ve siyasi gibi birçok meselenin konuşulduğu zirveler haline geldi. Bu yıl Endonezya-Bali'de gerçekleşen zirvede de her ne kadar zirvenin ana teması "Birlikte Toparlanma-Daha Güçlü Toparlanma" olsa da ve G-20 liderleri üç ana konu olan Kovid-19 Sonrası Küresel Sağlık Mimarisi, Sürdürülebilir Enerji Geçişi ve Dijital Dönüşüm konularını konuşsa da, dünya ekonomisini ve siyasetini derinden etkileyen Rusya- Ukrayna krizi öne çıkan önemli konuların başında gelmektedir.Her ne kadar Rusya devlet başkanı Putin G-20 liderler zirvesine katılmasa da, bu zirvede ortaya çıkan irade ve savaşın sona erdirilmesi konusundaki G-20 ülkelerin çabaları önemli olacaktır.Bu nedenle tüm ülkelerin katılacağı G-20 zirveleri, birçok açıdan önemli zirvelerdir.G-20 ÖNEMLİ BİR FIRSATG-20 zirveleri dünya ekonomisindeki sorunları beraber çözmede, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin aynı masanın etrafında toplanması ve ekonomik ve siyasi konuları konuşmaları ekonomik ve siyasi açıdan önemli bir adımdır.G-20 zirvelerine katılan ülkeler, kapsanan kıtalar ve bölgeler nedeniyle temsiliyeti en yüksek inisiyatiflerden birisi olduğu tartışma götürmez. G-20 ülkeleri dünya ekonomisinin yüzde 85'ini, dünya ticaretinin yüzde 80'ini ve ayrıca bu grubu oluşturan ülkelerinin nüfusu dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturmaktadır.Her ne kadar kurumsal bir yapısı ve icracı bir özelliği olmasa da zirvelerde ortaya çıkan ortak bildiride yer alan hususlar, katılan ülkeler ve dolayısıyla dünya için önemli bir yol haritası olmaktadır.Çünkü dünyanın ekonomik, siyasi sorunları yalnızca gelişmiş ülkeler veya gelişmiş ülkelerin temsil edildiği uluslararası kurum ve kuruluşlar ile çözülemeyeceği çok açık bir şekilde görülmektedir. Dünyanın sorunlarını konuşmak veya bu sorunları çözmek için temsiliyeti