Bir adam girdi şehre koşarak

Dostları, arkadaşları yani onu gerçekten sevenler, kariyerinden, şöhretinden bağımsız, her zaman yanında olacaklar "gitme" dedi. "Delirdin mi" dediler "Lanetlenmiş hatta kendi kendini lanetlemiş bir toplulukla ne yapabilirsin Denizi kabarık, insanı kabarık, oyunu gergin, coğrafyası zor Tamam sen de oralı sayılırsın ama uzakta büyüdün, yapamazsın orada. Yorulur, yıpranır, boğulursun. Bak memleketin güneyinde dingin bir denizde, sakin huzurlu bir yapıda kariyerine devam et, paranı kazan keyfine bak"Dinlemedi hiçbirini. Öyle çok da içten çağrılmadığı bir şehre gitti koşarak. Camlardan ölesiye sarkan gündelikçi kadınlar, elindeki eczane poşetleriyle çaresiz bekleyen yaşlı adamlar, pazarcılar, balıkçılar, eskimiş kıyafetleriyle düğün salonlarında şarkı söyleyenler, sefer tasından utanan genç adam ve diğerleri... Şehrin tamamı ve gurbettekiler; futbolun ötekileri, yani veya kendilerini ötekileştirenlerGelmesini pek de önemsemediler. Haksız da sayılmazlardı. Kimler gelmiş, kimler geçmiş, her seferinde aynı şarkıya bağlanmıştı hikâye; "Bu kaçıncı çalınışı kapının, bu kaçıncı sen yoksun" Şampiyonluk denilen "Mehlika Sultan" aşkına ne gençler, ne amcalar ne ablaların hayatı heba oldu. Çıkmak lazımdı bu girdaptan ama nasıl Kulvar değiştirmenin hikayeyi başka türlü örmenin imkan ve ihtimalini zorlayanların sesi duyulmaz, söyledikleri anlaşılmaz bir hal aldı. Ya Mehlika Sultan ya hiç Bunun doğru olmadığının herkes farkındaydı, gerçek olduğunun da"Tek göz odaya toplanıp annenin yaptığı sıcak