Atam nereye bakıyor...

Cumhuriyet Halk Partisi kuruluşunun 100. yılında tam sayfa ilan vermiş. Bu ilanda Atatürk'ün çelik mavisi gözleri var.

Atam o engin vizyonuyla keskin bir bakışla olan bitene bakıyor.

"Atam nereye bakıyor" diye düşündüm. Elbette memleketin haline bakıyordur.

Ülkenin nereden nereye geldiğine bakıyor.

Bir imparatorluğun enkazı üzerine kurduğu "bağımsız laik Cumhuriyet"in 100 yıl sonra nasıl bir Ortadoğu ülkesi haline dönüştürülmek istenmesine bakıyor.

Dünyaya meydan okuyan, bütün sömürge toplumlarının kurtuluş için örnek aldığı Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaçağa nasıl sürüklendiğine bakıyor.

ATAM KURDUĞU PARTİSİNE BAKIYOR

Atam, Cumhuriyet Halk Partisi'ne bakıyor.

Ve neler görüyor

Kendi koltuğunda oturan partinin genel başkanını görüyor, Kemal Kılıçdaroğlu'nu.

Onun kaybettiği seçimden partisi içindeki ulusalcıları nasıl suçladığını görüyor.

Bay Kemal'e göre; muhafazakâr kesim tam ikna olmuş da kendisine oy verecekken parti içindeki ulusalcılar seslerini yükseltip muhafazakârları ürkütmüşler, onlar da Erdoğan'a yönelmiş, seçim de kaybedilmiş.

Bay Kemal uzun süredir "laiklik" sözcüğünü bile ağzına almıyor.

Bay Kemal tarikatlarla cemaatlerin ülkeyi yönetmede iktidara nasıl ortak olduklarını görmezden geliyor.

Atam kurduğu partisine bakıyor ve bunları görüyor.

Eğitimin nasıl dinselleştirildiğini, devlet okullarında imamların manevi rehber olarak görev yapacaklarını, dinci politikanın programlarını görüyor, CHP'nin bunları neden görmezden geldiğine öfkeleniyor.

Dahası, kapatılmış medreselerin açılışına kendi kurduğu partinin oy verdiğini görüp durumu anlıyor.

Atam kendi partisine bakıyor.

Dinci siyasetin kadınları çarşafa sokmaya çalışan çabalarına karşı çıkmaya cesaret edemeyen CHP yöneticilerini görüyor.

Atam kurduğu partisini tanıyamıyor.

Kurduğu devrimci partinin, dinci iktidara karşı ürkek, çekingen, partisi içinde despot başkanının yönetiminde nasıl sağa çekildiğini görüyor.

YENİDEN KURTULUŞ SAVAŞI

Atam olan biteni görüyor ve kararını veriyor. Yeniden "Kurtuluş Savaşı" vermek zorundayız.

Yeniden "Kuvayı Milliye".

Yeniden "Misakı Milli".

Yeniden "Egemenlik ulusundur".

"Bağımsız laik Cumhuriyet"in bütün güçleri, erkeğiyle kadınıyla, genciyle yaşlısıyla bir araya gelecekler, uygarlık yolunda "Kuruluş Savaşı" vereceklerdir.

Bu savaş, silahla süngüyle topla tüfekle olmayacaktır.

Bu savaş, bilimle, sanatla, laik eğitimle uygarlığın tarihsel yolunda yaşanacaktır.

Bu savaş, adalete hizmet eden hukukla yapılacaktır.

Bu savaş, kadınların eşit haklarını sağlayan, kadını uygarlığın temeli yapan anlayışla yapılacaktır.