Ercan Güven

Milliyet

Yorum yok!

Bugüne kadar nice federasyon başkanına görevi bırakması için baskı yapıldı, niceleri düşürüldü, istifa etti, çekildi Ancak, futboldaki iktidar savaşları hiç bu kadar kişiselleşmemişti Vazgeçilmezi "ekip ruhu ve ahenk" olan elemanlarla oynanan, hayatın her alanında kendini ispatlamış bireylerin girmek için yarıştığı kurullar ile yönetilen, hakeminde

'Alkış'larla!

Milliyet Spor Servisi'nin "kurucu babası" Namık Sevik benim dayımdı ama Nezih Abi'nin öz babası gibiydi. Hani "başınıza bir şey gelirse aranacak yakınınızı yazın" deseler, muhtemelen ikisi de birbirinin adını yazardı. Dayım oğlu gibi sever, Nezih abi evlat yüreğiyle sarılırdı işine ve manevi babasına. Uzun yıllar aynı servisin havasını soludum Nezi

G.Saray'a tebrik, Elmas'a takdir

"Neden"siz, "nasıl"sız, bugünü yaratan koşullardan, hatalardan bağımsız; Galatasaray'a da bravo, Burak Elmas'a da... Zihinsel ve biyolojik bir yenilenme umuduyla kucaklayıp, kısa sürede hayal kırıklığına uğradığı Başkan'ını, sandık başında sabahlayarak "erken emekli" eden Galatasaray'ın Genel Kurulu'na, demokrasinin erdemini bir kez daha hatırlattı

'Hocasavar bataryası'nı Kuntz tetikledi

"Otokritik" tamam da "Otoiftira" fazla ama!.. Açık söyleyeyim, hiç de kendimize yakıştırdığımız gibi, "pusuda bekleyen, ön yargılı, gaddar kelle avcıları" değiliz teknik direktör konusunda Ne biz ne siz!.."Otokritik" tamam da "Otoiftira" fazla ama!.. Açık söyleyeyim, hiç de kendimize yakıştırdığımız gibi, "pusuda bekleyen, ön yargılı, gaddar kelle

Çebi'yi Güneş mi çarptı..

Beşiktaş kulübü başkanı sayın Ahmet Nur Çebi'ye oldum olası destek atmıştır yüreğim!.. Akçalı işlere yaklaşımını, candan gönülden konuşma tarzını, itirazlarını ses yükseltmek yerine konunun altını çizerek yapmasını, tevazuunu, futbolcusundan teknik direktörüne bordrolu elemanlarına yaklaşımını -ki, bunlara Beşiktaş Duruşu diyorlar galiba- severim.

F.Bahçe 'normalleri'!..

Buz gibi soğukta kapalı gişe oynayan ve trans halindeki seyircisi tarafından "Kadıköy kriterleri" hatırlatılan Fenerbahçe, güçlükeskin rakibi Konyaspor'u -iyi bir futbolla- mağlup edip en azından "ikincilik" adaylığını ilan etti.Aslında çok sıkıntılar çektirdiği çok büyük bir kitleden özür dilemekti Fenerbahçe'nin yaptığı.Ve daha önemlisi Fenerbahç

Çığlık gibi galibiyet!

Suskun, pısırık sezonlar, devreler, haftalardan sonra biraz volüm yükselten Fenerbahçe'nin belki de en zorlu maçıydı Alanya'daki Ya sesini duyuracak ya da artık tamamen susacaktı. Büyük takımlar, büyük sporcular gibidir. Emekli değilse tehlikelidir! Gücünün sınırlarını zorlayarak hedefine ulaşan bir sporcu gibi adeta "çığlık" attı kadim kulüp. Kaza

Yormayın bizi!..

"Hakem yazmayız" dediysek; kastımız beyaz çizgiler içindeki "hakem kararlarıydı" elbet Çünkü "art niyet, eyyam, sinsi plan" gibi ahlaki zaaflarla hakemliğin "şöhret ve sosyal getirisini" teraziye koyduğumuzda, kimsenin aklını peynir ekmekle yiyip itibardan tasarrufa gitmeyeceğini düşünür, geçip giderdik. İstisnalar, haber değeri taşıyan durumlardı.

11'i onaran 12. Adam

Seksen dakika on kişi oynayan Fenerbahçe ligin uzak ara en iyi futbolunu oynayan Trabzonspor'a kaybetmediyse ilk sebebi sezon boyu hasret kalınan bireysel özveri, ikincisi ise futbolcuları adeta arkadan iterek eksik 11'i tamamlayan tribündeki 12. Adamdır. Yara sarma maçına bile yaralanarak başladı Fenerbahçe Koskoca Fenerbahçe'yi koca sezonda "sald

Ya Mesut başa Ya takım çöpe!..

Mesut Özil ve onun saygın kariyeri kusura bakmasın ama birinin beli diğerinin kibri falan tutar da Trabzonspor maçında sahaya çıkamazlarsa veya çimene bastıkları halde "tarihi bir sörf yapacaklarına" geçmiş yılları yine mumla aratırlarsa Başkanından tribündeki ergenine kadar Fenerbahçe'nin tüm unsurlarına hitaben samimi bir "özür mektubu" bırakıp i