Ustam Feridun Benden aradı "Altmış yıldır Cumhuriyet okuruyum, gazetenin sahibi sayılırım. Senin hakkında yayın yönetmeninin yazdıklarına en azından 'veda' yazısı ile yanıt hakkın olmalıydı, Babıâli'de herkese böyle yapıldı, bu ne biçim iş!" diye öfkeli konuştu. Hafta başında Aykut Küçükkaya'nın, benim gazeteyle ilişiğimin kesilmesine yönelik "adın
Gün gelir, geniş tahliller yaparak elde edecek sonuç kalmaz, somut hakikat görünür; bugün tüm dünya büyük bir krizle boğuşuyor, her ülke kendi ölçeğinde payına düşeni alıyor. Salgın, daha geç geleceği sanılan yıkımı öne çekti, bundan sonra hiçbir ilişki eskisi gibi olmayacak; toplumbirey için de geçerli bu. Salgın, çok zamandır beklenen kapitalizmi
İstanbul Sözleşmesi kadın mücadelesinin haklı zaferiydi. O günün koşullarında buna "eyvallah" denmesi tamamen siyasal manevraydı, öteden beri gördüğümüz günü kurtarma tutumuydu. Ortadan kaldırılmasına şaşırmadım. Kadın mücadelesi daha da güçlenecektir.Kararname ile iptal edilmedi anlaşma. Kararname cumhurbaşkanına yetki verdi, o yetkiyle iptal yapı
Ahmet Oktay gazeteciliği bırakıp zamanının tamamını edebiyata vermişti; söyleşirken "Günlük meseleler hep yazmaktan çaldı" dedi. Benzer konuşmayı Oktay Akbal'ın evinde de yapmıştık. Oktay Abi çok başarılı bir yazardı. Edebiyata özgün tavır getirmiş, ilgiyle izlenirken gazeteci olarak bulmuştu kendini. Verimlerini etkilediğini, çok daha fazlasını ya
Atilla Özsever'in 12 Mart yazı dizisi ne iyi oldu. Bildiklerimizi güncelledik, çeşitli ayrıntılar öğrendik. Dizinin en önemli yanı "aydınlanma" mücadelesi veren gençliğin gözü karalığına bir kez daha tanıklık etmemiz. "Faşizm ruh halidir" tezine katılmam, ideolojik tercihtir, sonuçları itibarıyla toplumu esir alır, o aşamada ruhlara biçim verir. 12
Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanı Fahrettin Altun diyor ki: "Hiçbir suretle hangi kavram adı altında olursa olsun eşcinsellik propagandasına izin vermeyeceğiz. Çocuklarımızı her türlü aşırılıktan korumak devletin başlıca görevidir." Düzenin tüm şifrelerini bu kısacık ifadede buluyoruz. Soru sormak yurttaş olarak hakkımız, ancak yanıt alamaz
Erdoğan'ın siyasal iktidarını korumak için son hamlesi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü anımsamak oldu. Bilemiyorum yanına kullanışlı liberalleriliberal solcuları alarak tükenişten kurtulmayı becerebilir mi, doğrusu karnesi o denli kötü ki bu çevrenin, yeniden ülkenin başına çorap örerlerse şaşırmam. RTE'nin açıklamaları itiraf niteliğindedir,
Cumartesi gecesi, nasıl bir dönem yaşadığımızı iki kanalda tebessüm ederek izledim. Tebessüm sözcüğü doğru değil aslında, "acı gülümsemek" daha doğru ifade olur. İktidarın yayın organı a haber "28 Şubat" yayını yaptı. Baştan aşağı Erbakan'a kurulan tuzaklar anlatıldı, derken muhtıradarbe sürecinin aktörleri tarif edildi. Erbakan yurtsever, Müslüman
Federico Finchelstein'in "Faşist Yalanların Kısa Tarihi"ni bir solukta okudum. Trump dönemi ABD'sini anlatmak için yaptığı konuşmalardan ortaya çıkan yapıt, yeni sağ popülizm üzerine örneklerle dolu. Yazarın; tüm ABD tarihinin sorunlarını Trump'a bağlama kolaycılığını reddetmesini haklı buluyorum. Halklar, seçimler yoluyla iman ettikleri diktatörle
Öyle insanlar var ki, siyaseti meslek edinmişler, çözümden değil, sorunların sürmesinden besleniyorlar. Varlıkları buna bağlı. Siyasetçilik mesleği için "bilge" olmak gerekmiyor, keşke bu tür kaygı duyanlar ülkeleri yönetmeye kalksaydı diye düşünürüz bazen, meşhur sözü ansıyalım: "Filozofların yönettiği ya da yönetenlerin filozofluk ettiği devletle
© 2016