Macar'ım benim

Sevgili kardeşim Melih Altınok geçenlerde "İyi ki jüri sistemimiz yok" diyordu... Fener gol yiyince "Vladimir Putin" diye haykıran birkaç hayvanın bir mahkemede jüri üyesi olduklarını düşünebiliyor musunuz Jüri, başta İngiltere olmak üzere, burjuvazinin "mahkeme kararı verme" yetkisini doğrudan doğruya üzerine almasıdır... Yargıya el konmuştur... Bu yetki öncelikle "kralın adamlarının" elinden alınmıştır. Parlamentonun da yasama yetkisini kralın elinden alması gibi. Her davada jüri olmaz, önemli ve "ikircikli" davalarda olur. Jüri, sanığın suçlu olup olmadığına karar verir, suçlu buluyorsa hâkim cezayı saptar. Suçsuz bulunursa da sanık elini kolunu sallaya sallaya çıkar gider. Bizde bu iş yürümez. Çünkü jüri hem cahil hem duygusal insanlardan oluşacaktır. Savcıdan ya da savunma avukatından hangisinin "ağzı daha iyi laf yapıyorsa" jüriyi etkileyecektir. (Sanki Amerika'da öyle değil midir) Jüri, acıdığı sanığı suçsuz bulacaktır. Öte yandan, kocasını öldürmüş güzel bir kadının da kurtulma şansı yüksek olacaktır. Bu memlekette yirmi sekiz kişiyi öldürüp "Kader kurbanıyız abi" diye ağlayan sanıklar olduğu sürece jüri sistemi işlemez. Jüri, bilinçli yurttaşlar ister. Bunlardan bizde az vardır. Eğer herhangi bir Ukraynalı o maçın ardından yargılansaydı, jüri sistemiyle, suçsuz bile olsa yanmıştı... Bağıran yaratık, sporla politikayı ayırt etmekten aciz. Çünkü yıllardır doldurula doldurula futbol maçını bir tür savaş sanıyor. Bunda hem medya suçludur hem de