Laik faşizme razı olacaklar

Aydın geçinenlerin, hele hele solcu geçinenlerin gizli bir özlemleri vardır: Ordu gelse de şunlara bir ders verse!... Rahmetli Ferhan Şensoy bile, sorarsanız sıkı komünist, "ordu darbe yapsın" diyordu. Ordu darbe yapacak, seni halkın seçtiği yöneticiden yani halktan kurtaracak, sana da solcu diyecekler, öyle mi Nasıl bir beyindi bu Halkı tanımazlar. Tanısalar da işlerine gelmeyen, ezberlerine uymayan, kendi yarattıkları efsanelere ters düşen yanlarını görmezler. Onların halk kavramı, eski Sovyet posterlerinde görülen "güçlü kollarını sıvamış, demir pençeleriyle çekiç savuran işçi" hayalidir. İki kere faşizmin kazığını yediler hem de kötü yediler: 1971'de ve 1980'de. Bilebildikleri yalnızca yeni darbeler olduğu için iki kere dedim... Çünkü 1925 ve 1946'da yedikleri kazıkları ya duymamışlardır ya da görmezden gelirler. Bu kazıkların hepsini atan da bürokrasidir. Ama onlar devlet kapısından geçinecekleri "bürokrat zagonunun" gelmesini hep özlerler. Hani şöyle Maarif Vekaleti Tercüme Bürosu'nda bir kadro falan... Bu kazıkların ilk ikisini atan İnönü'den başkası değildir. Ama sorarsan "solun manevi lideri" diyeceklerdir. Solu ezen adamın solun manevi lideri olması ancak Türkiye'ye özgü bir çarpıklıktır. Bir kazık daha ekleyelim: 1968'de Demirel'le anlaşıp seçim sisteminden "milli bakiye" uygulamasını kaldıran ve legal sosyalist partinin bir daha meclise girebilmesini önleyen, böylece solcu gençliğin umutsuzluğa kapılıp