Yıldız savaşları

Malumunuz olduğu üzere Fenerbahçe uzun süredir 1959 öncesi şampiyonluklarla ilgili hak iddia ederek talepte bulunuyor. Bu konudaki bir numaralı rakibi Galatasaray. 1959 öncesi dönemde Fenerbahçe'nin 9, Beşiktaş'ın 7, Galatasaray'ın 1 şampiyonluğu gözüktüğünden çarşı, pazar karışıyor. Fenerbahçe'nin geçen sezon tepki olarak yıldızsız logo kullanıp, bu sezon da beş yıldızlı logoyu gündeme getirmesi hep bu hesap üzerinden şekilleniyor. Galatasaray cephesine göre bu talebin geçerli dayanağı yok. Bu noktada işin matematiği futbol tarihçilerini, yani bu konuda karar verebilecek bilgi ve birikime sahip akademisyenleri ilgilendiriyor. Ama ortadaki karışıklığı gidermek de TFF'ye düşüyor. Federasyonun müspet ya da menfi bir karar vermesi ve kayıkçı kavgasına dönüşen bu çekişmeye nokta koyması gerek. Nihayetinde en kötü karar bile karar verememekten iyidir. F.BAHÇE'NİN İHTİYACI NE Fenerbahçe Lincoln, B Bruma ve Emre Mor transferleriyle girdiği sezonda transfer çalışmalarını sürdürüyor. Sarı-Lacivertli takım acil ihtiyaçlar yerine elinin bol olduğu mevkilere takviye yapınca ister istemez bir tereddüt oluştu. Acil ihtiyaçlar ne mi Bekler ve Santrafor. Aslında FERDI sol bek, Osayi sağ bek olarak verimli oldu. Ancak ne Ferdi ne de Osayi'nin alternatifi var. Burak Kapacak hazırlık döneminde biraz kıpırdamış olsa da Novak başlı başına soru işareti. Dolayısıyla iyi bir sol ayaklı bek acil ihtiyaç olarak görünüyor. Sağ bek de düşünülebilir. GOL bölgesine gelince... Anlaşılan Jesus nihai kararını vermeden önce Berisha ve Samatta konusunda emin olmak istedi. Samatta'dan ne köy olur, ne de kasaba. Berisha bana Slimani'yi anımsatıyor. Potansiyeli var ama Fenerbahçe'de dikiş tutmuyor. Hazırlık döneminde Jesus'u da tatmin etmemiş olacak ki son iki maç da şans alamadı. Serdar Dursun ve Valencia onun çok önünde. Ama mutlaka en az 15 gol atacak bir santrafora daha ihtiyaç var. Elde Crespo, Gustavo ve çok iyi hazırlık dönemi geçiren İsmail yüksek varken, 6 numara aramak yerine öncelik bu iki bölgeye olmalı. D.Kiev ve Ümraniyespor maçlarına bu santrafor ve sol bek takviyesiyle başlamak akılcı olur. DEĞİŞİM KOLAY DEĞİL MHK yine Sabri Çelik'e emanet. Kendi adıma beklemiyordum. Çelik, uyumlu ve hiyerarşik işleyişi bilen bir yöneticidir. Bu nedenle tercih edilmiş olsa gerek. David Ellery 'nin raporunu uygulamak konusunda sorunu yok. Masaya yumruğunu vurmak içinse Başkan'ın gücünü kullanacak. Yeni MHK sisteminde bir dizi önemli değişiklik var. Hakem ve Gözlemci atama sistemi başlı başına değişecek ve teknolojik bir yazılım kullanılacak. İkinci gözlemci Riva'daki özel odada TV başında maçı seyrederek, raporunu yazacak. VAR ve saha hakemleri tamamıyla ayrılacak. En önemlisi ise UEFA ile koordineli olarak, Avrupa'nın önemli ligleriyle hakem değişim programı çalışmalarının başlatılması olacak. Yani ligimizde elit yabancı hakemler de görev alacak. Dünya Kupası sürecine kadar mevcut hakem kadrolarıyla gitmek ise biraz baş ağrıtacak gibi. Çelik'in işi kolay değil. Onun başarısı doğrudan Mehmet Büyükekşi'nin kaderini etkileyecek. Büyükekşi, SABRİ Çelik'e bırakmadan camiadaki lobileri elimine etmenin yolunu bulmak zorunda. Hem yeni MHK'nin önünü açmak, hem de bahsedilen değişimleri daha sağlıklı bir ortamda yapabilmek KUŞ BÖYLE UÇARSA! Efendim, TV eleştirmenliğine soyunmuş falan değilim ama konu neredeyse otuz yıldır içinde bulunduğum meslek ortamında geçtiği ve genç meslektaşları saçma sapan etkileyebileceği için bir, iki kelam etmekte fayda gördüm. Birçoğunuzun tahmin edeceği üzere Netflix dizisi "Kuş Uçuşu" ndan bahsediyorum. Genç İletişimci kardeşlerim. Bizim meslek böyle bir şey değil! Bakın, koca kanalda tek bir program varmış gibi yazılan senaryoyu, haber toplantısında sınıfta tahtaya kalkar