Yansımalar

Bir film yazısı değil bu! Sizlere Görevimiz Tehlike serisinin şimdilerde dijital platformlarda boy gösteren altıncı filminden bahsetmeyeceğim.(Bu arada yedinci film yolda) Türkiye'deki futbolseverlerin dörtte üçünü sinir hastası kıvamına getiren üç büyükler ve onlardan fersah fersah iyi bir organizasyonla yol alan dördüncü büyük Trabzonspor'dan bahsedeceğiz. Bakın benim onlara tuttuğum aynadan ne yansıyor Beşiktaş, Sergen Yalçın sonrası Önder Karaveli Hoca ile hayata tutundu. Bunu önceki altı maçta toplanan dört puanı, son altı maçta on bir puana taşıdıkları ya da Süper Kupa'yı kazandıkları için söylemiyorum. Siyah-Beyazlılar hayata tutundu çünkü Önder Hoca, oyuncularıyla güçlü bir bağ kurmayı başardı ve futbolcular yaşanan onca puan kaybına rağmen hala inançlı bir takım görüntüsü verebiliyor. Beşiktaş öz kaynak düzeninin Türk futbolunda özel bir yeri vardır. Önder Hoca bu okulun bir mensubu olarak sakin ve olgun bir tavır içinde işini yapıyor. Büyük olasılıkla sezon sonunda görevini aynı vakarla Şenol Güneş'e devredecek ve alt yapıdaki görevine iç huzuruyla kaldığı yerden devam edecektir. Elbette Beşiktaş'ın sorunları var ve bunları sezon ortasında aşmak kolay değil ama Siyah-Beyazlı takım üç büyükler içinde ikincilik için benim en kuvvetli adayım. Fenerbahçe, dördü Ali Koç'a, dördü Aziz Yıldırım' ait olan sekiz sezonluk şampiyonluk özlemiyle bu yılı da kapatacak. Camia kızgın, kırgın ve dağınık durumda. Ali Bey döneminde yaşanan kayıplar ve elden kaçan unvanlar o kadar çok ki... Böyle büyük bir hayal kırıklığını kimse beklemiyordu. Futbol takımının teknik, taktik ve fiziksel eksikliklerinden bahsetmek şu ortamda ne kadar anlam taşır emin değilim. Emin olduğum, İsmail Kartal Fenerbahçelilik uğruna ateşten bir gömlek giydi. Gönül ister ki, o da Önder Hoca gibi tez zamanda takımda bir sinerji oluşturabilsin ama işi kolay değil. Çünkü Beşiktaş'ın aksine onun elindeki oyuncu grubunda taşın altına elini koyması gerekenler olabildiğince vurdumduymaz. Geçenlerde bir dostum 'kimse beş aylık hocayı dinleyip, motive olmaz' demişti. Asgari ücretle geçici garsonluk yapan ya da mevsimlik çalışan işçi değil ki bunlar. ''Hepsi milyonlarca Euro kazanıyor. Para istemeye gelince motive oluyorlar ama!'' diye cevap verdim dostuma. Fenerbahçeli futbolcular giydikleri formanın değerini anlayamamış, İsmail Hoca bunu kafalarına kazıyarak işe koyulmalı. Yok, anlamıyorlarsa ne işleri var bu takımda Galatasaray, Hocasını değil, efsanesini göndererek saha içinden sonra saha dışını da alt üst etti. Terim'in mobingvari gönderiliş şekli apayrı bir yazı konusu. Ben sadece bir gençleştirme hedefiyle yola çıkmış insanların, o projenin mimarını dört buçuk ayda göndermelerine akıl erdiremediğimi söylemekle yetineyim. Belli ki perde arkasında yaşanan çok şey var.