Mübarek Ramazan'da dua ve millet üzerine tefekkür

DUA: "Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin; hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar." (Tirmizî) Konu dua olunca aklıma ilk bu hadis-i şerif gelir. Hadis-i şerifi anlamaya başladığımızda duanın gerçek anlamını, mahiyetini de anamaya başlamış oluruz. İnsan düşünebilir: Ayakkabının bağı sonuçta. Gider 10 tane alırım. Gerekirse kendime yeni ayakkabı alabilirim. Neden basit bir ayakkabı bağını dahi Allah'tan isteyeyim ki Ayakkabı bağını Allah'tan istemeyişimizdeki sebep, ayakkabı bağına olan sevgimiz, düşkünlüğümüz falan değildir. Aslında yüce Allah'ımızdan mülkler, binekler, makam ve mevkiler gibi şeyler istediğimizde de, onlara olan aşkımız değildir olmamalıdır amacımız. Dua, Sevgiliden ayrı düştüğümüz şu gurbet diyarında, bir ip parçasını bile O'nunla muhabbet kurabilmek için vesile kılmamızdır. Muhabbet, bir güzellik ile diğer bir güzellik arasında kurulan köprüdür. En güzel olan Allah'tır. Dua Allah'ın kulunun ruhuna verdiği güzelliğin nişanıdır. Dua, Allah'tan Allah'ı istemektir. Bazıları da şöyle düşünüyor. Dua ediyorum ama Allah istediğimi vermiyor, duamı kabul etmiyor sanki. Allah, sana dua etmeyi nasip etmiş ise bu en büyük nimettir zaten. Biz ki şu sürekli eskiyen, maddi bedene hapsolmuş, en ufak bir musibete karşı aciz kalabilen zavallı insanlarız. Bütün noksanlardan münezzeh, kudreti sonsuz yüce Rabbimizle aramızda nasıl bir bağ olabilir ki İşte dua ediyor olabilmek Allah ile olan bağımızdır. Rabbimizin en büyük lütfudur. İstediğimiz dünyalıkların hepsinden çok çok daha değerlidir. "...Ben dua edenin, duasına icabet ederim..." (Bakara 186) ayetini tefekkür edersek anlarız ki, dua Allah'ı gönlümüze davet etmektir. Ve Mevla'mızda bizden bunu istemektedir. Davet edin, davet edenin davetine icabet ederim, manası buyurulmaktadır. Özellikle Ramazan'ı yaşadığımız bu güzel günlerde, her