CB'ye hakaret davasında aklama kararı

Türkiye'de "Şahsım Devleti"nin adalet mekanizması o hale geldi ki, CB'ye hakaret davalarında artık insanların mahkûm olmaları değil aklanmaları (beraatları) haber oluyor.Biliyorsunuz, Erdoğan özellikle başta CHP olmak kaydıyla, muhalefet partilerinin liderlerine ve hedeflediği kişi ya da gruplara her türlü hakareti ediyor.Ama kendisi, AKP Genel Başkanı olarak yaptığı eylemlerine ve söylemlerine ilişkin eleştirileri genellikle yargıya taşıyor ve hem ceza hem de tazminat davaları açıyor.CB'yi özel olarak koruyan ceza maddesi, partisiz, tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanları için konulmuş bir madde.Oysa Erdoğan hem Partili hem taraflı hem de tam yetkili ve dolayısıyla tam sorumlu bir CB.Özetle bu madde mevcut Anayasa'ya aykırı.Cuma günkü Cumhuriyet'te "Yargıtay'dan 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' davasında eleştiri vurgusu" başlığını taşıyan haber özetle şöyle:CHP Kayseri İl Başkanı Mustafa Ayan hakkında, "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamasıyla dava açılmış, yerel mahkeme, Ayan'ın beraatına oybirliği ile karar vermişti.Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı, beraat kararına itiraz etmişti.Dosya, Yargıtay'a gelince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirmişti.Ancak Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği beraat kararını şu gerekçe ile onadı:"...Devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının da diğer anayasal ve yasal kurumlar gibi eleştiriye açık olması doğaldır.Uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;CHP Kayseri İl Başkanlığı'nca terör olaylarının artması ve ülkemizin çeşitli yerlerinden şehit haberleri gelmesi üzerine, 09.09.2015 tarihinde terör olaylarını protesto etmek amacıyla düzenlenen toplantıda CHP Kayseri İl Başkanı olarak görev yapan sanık Recep Mustafa Ayan'ın, 'Öldüremezsin benim Mehmetçiğimi, öldüremezsin benim polisimi, bize düşmanlık tohumu atamazsın', '400 vekile 400 şehit hesabı mı yaptın', 'Allah'ın kitabında mı var Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin başına bela olacak diye', 'Hangi projesin sen, nesin, git kardeşim, otur çoluğunun çocuğunun yanında, ayakkabı kutularındaki parayı say' şeklinde sözleri söylediği olayda;Demokratik bir toplumda siyasetçilere; diğer siyasetçileri, hükümet mensuplarını ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanınmış olduğu, seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan, seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu, bu sebeple müdahale eğer bir siyasetçinin ifade özgürlüğüne yönelik ise başvuruların çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerektiği göz önüne alındığında ve sanığın konuşma içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sözlerinin ağır eleştiri niteliğinde olup mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmadığı,