Özel misiniz siz

Dilimizde tüy bitti "Yok öyle bir şey" demekten. Bıkıp usandık anlatmaktan. Ama bıkmadılar "Siyasi yasak da siyasi yasak" demekten... Aslında söylemek istedikleri şu: -Biz layüseliz. Dilediğimiz gibi davranır, ne istersek yapar, söyleriz. Kimse bize dokunamaz. Türk Ceza Kanunu bize uygulanamaz. Canan Kaftancıoğlu'nun aldığı cezada da durum bu. Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı hakaret davasında da tavır farklı değil. "Biz hakaret etme, hatta sövme hakkına sahibiz" demeye çalışıyorlar. Türk Ceza Kanunu'nun 53. Maddesi'nde aynen şu hüküm var: İlk fıkrada "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin doğal soncu olarak" ifadesi yer alıyor. Sonra da yararlanamayacağı haklar tek tek sıralanıyor. Bunların içinde seçilme hakkı da var. Ama süresi sadece yatması gereken hapis cezası kadar! Üstelik İnfaz Yasası'na göre, alınan cezanın yarısı bile yatılmıyor. Hatta suç işleyenlerin çoğu cezaevine dahi girmiyor. Denetimli Serbestlikten yararlanıp, cezasının tamamını dışarıda çekiyor. Kanun koyucu da bir anlamda "Biz seni cezaevine atmıyoruz, ama o süre içinde bazı hakları kullanmanı kısıtlıyoruz" diyor. Bundan doğal ne var.. İşlenen suçların hiçbir karşılığı olmasın mı Suç işleyen insanlar mahkemelerin verdiği cezayı yatmasın, hem de üzerine bir de ödüllendirilsin mi Mesela bir hırsızı cezaevinde olması gereken, ama denetimli serbestlikten yararlandığı sürede TBMM kürsüsünde görmek ister misiniz Ya da vatandaşın ırzına tasallut eden birinin Belediye Meclisi'nde boy göstermesini hazmedebilir misiniz Yapılan uygulama budur! Nerede siyaset yasağı Tartıştığımız, birilerinin de "siyasi yasak" olarak adlandırdığı işin gerçeği bu kadar açıktır! Kısıtlamalar, işlenen suçun doğal, hatta olması, vazgeçilmesi mümkün olmayan bir sonucudur! Ama "yok" diyorlar. "Bize dokunamazsınız" diye bağırıyorlar. Kendilerine "özel muamele" yapılmasını istiyorlar. "Bizler her türlü suçu işler, ama ceza çekmeyiz" tavrı sergiliyorlar.