Oy, oy, oy...

Hayret, acı ya da karşılaşılan başka bir olay karşısında, dudaktan dökülen sözleri kast etmiyorum. Sandığa gidildiğinde, halkın verdiği oylardan bahsediyorum. Zaten son dönemde atılan adımların çoğu da buna yönelik. Hedef, sadece ve sadece oy toplamak. Oy gelsin, oy alınsın da ne şekilde alınırsa alınsın! Dün, Fox TV'de İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i izledim. CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in Osmanlı ile ilgili sözlerini eleştirdi. Ama "Bu yanlış bir zihniyettir" hükmünü vermedi. Sadece "Toplumu rahatsız eder, gerek yoktu" dedi. Yoldaşlarına bir de çağrıda bulundu: "Bizim cenahın, Millet İttifakını oluşturan partilerin ya da Altılı Masa yöneticilerinin, hepsinin daha dikkatli olmasında fayda var." Yani, kısaca ve sözün özü: "Ne düşündüğün önemli değil kardeşim. Söyleme, kafanın ardındakileri açık etme. Önümüzde seçim var" anlamına gelir bu sözler. Ancak, Meral Hanım bunu söylerken, kafasındaki düşünceleri açık etmiş ve kendi iç dünyasını da ortaya dökmüş oldu aslında! Demek ki neymiş Akşener'in daha önce söylediği gibi Altılı Masa bir "Proje İttifakı" imiş. İçinde geçmişimize, tarihimize şaşı bakanlar, kafasında sıkıntılı ve değişik çeşitli projeler geliştirenler varmış, ne fark eder. Önce Erdoğan gitsin, sonrasına o zaman bakılır. Meral Hanım'ın söyledikleri, aslında bu anlama geliyor! İşte bu hedefe doğru yol alırken, her türlü yol arkadaşlığı serbest. Hedefi gerçekleştirmek için her şey mubah. Durum bu olunca, Akşener de Ege'de yaşananlarla ilgili olarak Erdoğan'ı suçluyor. Ne Yunan tacizlerine değiniyor, ne de ABD'nin Dedeağaç başta olmak üzere pek çok bölgede yaptığı yığınaklara. Hatta daha da ileri gidip, Ege adalarının işgali ile ilgili olarak Erdoğan'ı suçluyor. Oralar 1960'tan bu yana adım adım silahlandırılmış. Kendisinin de içinde olduğu hükümetler gelmiş, hükümetler gitmiş. Yunan yığınağı tamamlanmış, Türkiye'yi taciz eder hale gelmiş. Ne fark eder. Altılı Masa'nın projesi, Erdoğan'ı göndermek olunca, her şeyi alt-üst et, yüklen