Kırmızı bültenli müttefik

Çok zor değil Türkiye'de ne olup bittiğini anlamak. Tam tersine oldukça kolay. Büyük çaba göstermeye gerek yok. Biraz geri çekilip fotoğrafa dikkatlice bakın; kimin ne yapmak istediğini, kimlerin kimlerle birlikte yol yürüdüğünü göreceksiniz zaten. Ama bunun için ön yargılardan, kin ve nefret duygularından sıyrılmak lazım. Şimdi size bir teröristten bahsedeceğim. Ama bu alışılmış bitli takımından değil. Çok üst düzey bir isim. Hatta bir ara Parlamento'da bile bulundu. CHP yasaklıyken Erdal İnönü'nün SHP'sinde il başkanlığı yaptı. Daha sonra da SHP listesinden TBMM'ye taşındı. Hani son dönemde "CHP'li her aileden HDP'yi bir oy" kampanyası yapılmıştı ya, ona benzer bir durum! Sonra, PKK ile ilişkisi ayyuka çıktı. 1994'te Türkiye'den kaçtı ve İsveç'e sığındı. O günden bu yana da PKK-KCK'nın üst düzey yöneticisi olarak faaliyet gösteriyor. Türkiye'ye yönelik karalama kampanyalarında hep ön planda yer alıyor. İyi tanırım kendisini. O Meclis'teyken ben de Parlamento Muhabiri idim. Ciğerini bilirim. Yıllar önce ABD tarafından üst düzey uyuşturucu kaçakçısı ilan edildiğinden de haberdarım. Bugün kırmızı bültenle aranan bu adamın ismi Zübeyir Aydar. Bu azılı terörist bugün ne yapıyor derseniz; Erdoğan'ı indirmek için Millet İttifakına destek vermeye, yol göstermeye çalışıyor. Üstelik saklamıyor da bunu. Diğer kaçak PKK'lı ve FETÖ'cüler gibi açıktan yürütüyor. Yine bir açıklama yapmış. "Rejimin değişmesi için bütün güçler birleşmeli, iş birliği yapmalı" diyor. Yani Altılı Masaya "Biz de varız, biz de buradayız, biz de arkanızdayız" mesajını gönderiyor. Pardon, yanlış oldu düzeltiyorum. Mesaj da vermiyor. Direkt olarak şunları söylüyor: "Bu yönde biz hareket olarak üzerimize düşeni yapacağız. Bütün demokrasi güçleri ile ittifak yaparız. Burada önemli bir fırsat var. Bu fırsatı kullanırsak sonuca gidebiliriz..." İşte budur Türkiye gerçeği! Bir yandan Duran Kalkan ve Mustafa Karasu gibi kamuflaj giysili terör baronları dağdan açıklamalar yapıp "birlikteyiz"