Çok iyi tanırım kendisini. Hakkında kötü bir şey söylemek de istemen. Ancak, yaşananların ardından süreci paylaşmak zorundayım... Ülkücüydü, devlet görevlisiydi ve lidere en yakın isimlerden biriydi. Alparslan Türkeş'in vefatının ardından siyaset yapmak istedi. Olmadı, istediğini bulamadı. Hedefini büyüttü, en tepelere oynamaya çalıştı, ancak peşine takılan çıkmadı. Sonra, oldukça ünlü HDP'li bir milletvekilinin boşandığı karısı ile tanıştı. Onunla evlendi. Sanırım zaman içinde eşinin etki alanına girdi. Sağlık problemleri yaşadı ve bir süre ortadan kayboldu. Daha sonra bir anda CHP'de ortaya çıktı. MHP'de en tepelere göz dikmesine rağmen, CHP'de bir belediye meclis üyeliğine razı oldu. Son olarak da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında gördüm kendisini. Eş zamanlı olarak Kemal Bey'e övgüler düzen, geçmişte birlikte olduklarını da yerden yere vuran açıklamalarına şahit olduk. Bir anda "Bozkurt Kemal'le" karşılaştık! "Kim bu kişi" diye sormayın. Geçmiş hukukumuza saygımdan yazmıyorum. Sadece bugün siyasette neler olup bittiğinin, kimlerin neden kimlerle kol kola yürüdüğünün anlaşılması için bir örnek veriyorum. Zaten bilen biliyor. Sadece "Bozkurt Kemal" değil, zaman zaman da "İmam Kemal'le" karşılaşıyoruz biz. Bir mavi boncuk politikasıdır gidiyor. Herkese cömert bir şekilde dağıtılıyor. Bu arada HDP ihmal edilmiyor. Onlara da bakanlık verileceğini söyleyen isimler ortaya çıkıyor. Kemal Bey ise, Altılı Masa üyelerini işaret ederek, "Buna birlikte karar vereceğiz" diye açıklamalar yapıyor. Unuttum sanmayın, üstüne KHK'lıları da koyalım. Onlar dahil, kimse ihmal edilmiyor. İçlerinde FETÖ iltisaklıların bulunduğu KHK'lıların ağzına bir parmak bal sürülüyor. Kemal Bey, alayına birden "takılın peşime" diyor... Niye, ne için 15 Temmuz ve emperyalist dayatmalara direnen Erdoğan'ı göndermek için! Oluşturulmak istenen cephe çok daha geniş tabii... "Biz Atatürkçüyüz" diyenler çantada keklik görülüyor. Kemal Bey, onları diri tutabilmek