Kaybettiniz her şeyi

Binanın sağ tarafında dev bir Türk Bayrağı yer alıyordu. Soluna ise yine aynı büyüklükte bir Atatürk Portresi asılmıştı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük konser gerçekleşiyordu. Devlet orkestraları, askeri bandolar ve mehter takımının oluşturduğu 913 kişilik dev kadro, kahramanlık marşları ile Milli Mücadele kahramanları, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları için yapılan besteleri seslendiriyordu... Büyük Zaferin 100. Yıldönümünde bir ilke imza atılmıştı. Milli Mücadele kahramanlarının aile fertleri kutlamalara dahil edilmişti. Onlara, devletin tepesinde yer alan Cumhurbaşkanı tarafından büyük itibar gösteriliyor, törene katılanlar da aynı hassasiyetle davranıyordu Bir duygu seli kaplamıştı bütün alanı. Bu ülke için toprağa düşen 15 binin üzerindeki Kurtuluş Savaşı şehitlerine Fatihalar gönderiliyordu. Hepsinin aziz hatıraları önünde saygı ile eğilenler, zaman zaman gözyaşı döküyordu. İçlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da vardı. Tabii başka kutlamalar da yapıldı Türkiye genelinde. CHP'li belediyeler de konserler düzenlediler. Kendi çaplarında "Zafer Eğlenceleri" organize ettiler. Hiçbirinde oradaki ruh yoktu. Büyük Zaferin 100. Yıldönümü, vur patlasın, çal oynasın anlayışı ile geçti, gitti... Ne demek istediğimi daha iyi anlamak isteyenler, CHP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın, sosyal medyada bizzat kendisinin yaptığı paylaşımlara bakabilirler. Oysa ne kadar güzel gidiyordu her şey... Ne gereği vardı bunlara Kuru, köksüz ve ruhsuz bir Mustafa Kemal sevgisi ve Atatürkçülük nutukları ile gayet güzel idare ediliyordu. Aralara bir de Kuvayı Milliye anlayışı ile Milli Mücadele Ruhu gibi söylemler eklenince, her şey tastamam oluyordu. Yıllar boyunca bu şekilde idare ettiler. Partilerinin içindeki Atatürkçüleri tasfiye edip, dışarıdaki düşmanları ile kol kola yol yürürken bile, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atmaya devam ettiler. Büyük Zafer'in 100. Yıl kutlamaları ile bütün hesaplar alt-üst