İzzetbegoviç'in emaneti

Saraybosna, Belgrad, Zagreb Uzun uzun, süslü cümleler kullanıp anlatarak, laf kalabalığı yapmaya gerek yok. Türkiye'de, Arnavutluk nüfusundan daha çok Arnavut, Bosna Hersek nüfusundan daha fazla Boşnak olduğu söylenebilir. Balkanlar'da bizim işte böyle kaçınılmaz bir bağımız var. Üstelik, Türkiye coğrafi olarak da bir Balkan ülkesi. Tarihsel bağları ve Osmanlı'nın Balkanlar'da ne kadar hüküm sürdüğünü saymıyorum bile. Ortak kültürü de bir kenara bırakıyorum. Bu bölge ile sınırı dahi bulunmayan ülkelerin, Balkanlar'daki gelişmelere nasıl müdahil oldukları hepimizin malumu. Doğrudan yapılan müdahaleleri, hep birlikte örnekleri ile yakın tarihte yaşadık. Bugün de aynı ilgi devam ediyor. Peki, böyle bir ortamda ve böylesine köklü bağlara rağmen, Türkiye'nin Balkanlar'daki gelişmelere kayıtsız kalması mümkün mü O bölgeye sırtımızı dönebilir miyiz İmkansız, böyle bir ihtimal düşünülemez bile. Ayrıca, bizim sırtımızda çok ağır bir başka yük daha var: Bosna Hersek'in kurucusu ve manevi lideri Aliya İzzetbegoviç, ölüm döşeğinde bize emanet etti orayı. Son nefesini vermeden önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Bosna'ma sahip çıkın" dedi. O vasiyet sadece Erdoğan'a değil hepimize! Sadece bu kadarla da kalmıyor... Balkanlar'ın barış ve istikrar içinde bulunması, Türkiye için son derece önemli. O yüzden barış ve istikrar ortamını tehdit etme potansiyeli barındıran her türlü gerginliğin önlenmesi için ciddi çaba sarf ediyoruz. Anında müdahalelerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, boş bırakmıyor Balkanlar'ı. Bu defaki