40 yıllık mesele

Yeni değil, 40 yıldır yaşıyoruz bunları. Neyin ne olduğu, kimin ne yaptığı açık ve net olarak belirlenmiş durumda. Aradan geçen 40 yıllık süre içinde bu konuda yapılmış tespitler ve alınan mahkeme kararları var. Sezon açıldı ve yine aynı görüntüleri yaşıyoruz... Orman yangınlarından bahsediyorum. Bunların bir kısmı mevsimsel ve doğal sebeplerden ortaya çıkıyor. Büyük bölümü ise, ihmal ve sabotaj sonucu. Hatta bazıları dışarıdan yönetilip yönlendiriliyor. Yıllarca bunları anlata anlata dilimizde tüy bitti... Ama halen anlamayanlar, anlamak istemeyenler ve "Uçaklar nerede, helikopterler ne iş yapar" türünden ifadelerle asıl meselenin üzerini örtmeye ve örtülemeye çalışanlar var. Uçaklar burada. 14 uçak ve 20 helikopterle müdahale ediliyor yangınlara. Hem de son derece süratli bir şekilde 10-15 dakika içinde. Peki, bunları yapanlar kim ve nereden yönlendiriliyorlar Asıl problem bu! Bu konudaki ilk farkındalık 1980'lerin başında ortaya çıktı. O dönemki darbe yönetimine Yunanistan merkezli bir saldırı ile karşı karşıya olduğumuz bilgileri ulaştı. İlginç gelişmeler yaşandı... Darbe yönetiminin talimatı ile yurtdışına kaçan bazı isimlerle irtibata geçildi. Aralarında Abdullah Çatlı'nın da bulunduğu Ülkücü kökenli isimlerdi bunlar. Hatta onlar da bir yolunu bularak Mamak Askeri Cezaevi'nde bulunan rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile irtibata geçtiler. Durumu ilettiler. Kendisinden çok dinledim bu olayın hikayesini. Sonra karşı atak başladı. Yunanistan'da da orman yangınları çıkmaya başladı. İlginçtir, ardından bizdeki orman yangınları bıçak gibi kesildi. Ardından PKK belası ile karşı karşıya kaldık. Onlar harekete geçtiler. Terör baronları, açıktan ve net olarak ormanlarımızı ve turistik bölgelerimizi hedef gösterdiler. Yine saldırılar başladı. Faillerinden yakalananlar, talimatla hareket ettiklerini itiraf edenler ve cezalandırılanlar oldu. Ve bir taşla iki kuş vurulmaya çalışıldı... Kimse işin arkasındaki gelişmelere bakmadığı gibi sosyal medyadan devlete yönelik "Ormanlar