Allah'ın gazabına uğrasınlar, amin!

Sevgili okurlarım, sadece İstanbul'un değil bütün Türkiye'nin nasıl yağmalandığını, yabancılara ve yandaşlaranasıl peşkeş çekildiğini hemen her gün izliyoruz. Türkiye'nin dört bir yanı aynı durumda ama İstanbul'un yağması daha da hızlı gidiyor!Elimde ilginç bir kitap var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından1995yılında yayınlanmış.Adı"İstanbulRisaleleri."Recep Tayyipo sırada Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapıyor.Milli görüşçü Refah Partisi'nden seçilmiş durumda.Sonrasafdışıbıraktığı NecmettinErbakanhocasının yetenekli ve nitelikliöğrencisi!Kitabınön sözünü de kendisi yazmış!..Oy aldığı kitleleri küçümsüyor, suçluyor ve aynen şöyle diyor:"Tarihi şehirlerimiz giderek asıl kimliklerinden uzaklaşıyor. Yaşanan büyük iç göç yüzünden başta İstanbul olmak üzere bütün büyük şehirlerde yerli nüfus azınlığa düşmüş, yeni sakinler ise şehrin kültürünü, tarihini ve tabii dokusunu korumak hususunda yeterli hassasiyeti göstermemiştir.İstanbul bu manâda ençok zarar gören şehirlerin başında gelmektedir.Bu güzel şehir korkunç bir yağmaya uğramış, tarihi ve tabii dokusu, dili, kültürü ve gelenekleriyle birlikte yok olmaya yüz tutmuştur.Biz sorumluluğunu üstlendiğimiz bu şehrin kimliğini korumayı da asli görevlerimizden sayıyoruz.Bu güzel kitabı İstanbullu hemşehrilerime sunmaktan gurur ve bahtiyarlık duyuyorum. Recep Tayyip Erdoğan. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı."Bu sözlerine itiraz etmek mümkün değil.Geçmiştebazenbileolsa doğrularıgörüyorve söylüyormuş.Ama sonrasında iyice dağıttı...Başbakan ve Cumhurbaşkanı olunca, bu yağma sürecini seyretmekle kalmadı, tam tersine hızlandırdı!Şimdi aynı belediye kitabının158. sayfasını okuyalım.Başlığı"Allah'ın Gazabına Uğrasınlar"olan bölüm ilginç. Aynen şöyle:"Fatih (1453yılında) İstanbul'u alıp Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği tarafa bir adam gönderdi. Hali perişan bir keşiş (papaz) getirdiler ve huzura çıkardılar.'Niçin hapsedildin' diye sordular.Keşiş fala da baktığını ve kuşatma hazırlıkları sırasında (Bizansİmparatoru) Konstantin'in kendisini çağırıp İstanbul'u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını (gaiptenhabervermesini, birçeşitfal bakmasını) istediğini, remilde İstanbul'un Türklerin eline geçeceğini bildirmesi üzerine Konstantin'in kızarak kendisini zindana attırdığını hikâye etti ve 'Şimdi karşınızda bulunuyorum, demek ki falım doğru imiş' dedi.Bunun üzerine Fatih de İstanbul'un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse ödül vereceğini bildirdi.Keşiş remil attı ve şöyle dedi:"İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Ancak öyle bir zaman gelecek ki, elinizdeki emlâk ve arazi azalacak. Bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak."Bu falın bildirdiği neticeden üzülen Fatih ellerini kaldırarak 'İstanbul'da edindiği yerleri yabancılara satanlar Allah'ın gazabına uğrasınlar' diye beddua etti."Recep Tayyip'in kitabında yer alan bölüm aynen böyle.Sevgili okurlarım, özellikle bütün Türkiye ile birlikte İstanbul'un buAKPiktidarı döneminde yabancılara, yandaş vurguncularla birlikte yerli ve yabancı işbirlikçilere yıllardır nasıl peşkeşçekildiğini bilmeyen var mı!AKPiktidarısadece İstanbul'u değil, Türkiye'nin dört bir yanını yabancılara satttı. Satışlar hızla sürüyor!İstanbul ve Türkiye yıllardır yağmalanıyor ve yozlaşıyor.Arapprensleri,Dubai, Katar ve Suudi Arabistan şeyhleri, başta Suriyeliler olmak üzere Asya ve Afrika ülkelerinden doluşan milyonlarca sığınmacı vesaire...Ve bunlar yetmiyormuş gibi yerli yandaşlar, müteahhitler, büyük iş adamları...Sayın sayabildiğiniz kadar...İstanbul'un her şeyi, en değerli arazileri, arsaları, limanları, yalıları, binaları bunlara satılıyor, devrediliyor.İmar planları rüşvet karşılığında değişiyor, kamu arazileri peşkeş çekiliyor, o güzelim camilerimizin yanı başında gökdelenler fışkırıyor, mülklerin yeni sahiplerine inanılmaz kıyaklar sağlanıyor.Sadece İstanbul mu Hayır, vatanın her yeri elden gidiyor...Ve bu peşkeşlerde Katar