Sen Hangi Yürüyüşten Yanasın

Geçtiğimiz hafta sonu dünyada iki önemli olay yaşandı. Dünyanın iki ayrı noktasında gerçekleşen yürüyüş. Birisi 28 Mayıs'ta dünyanın başşehri İstanbul'da Millî Görüş'ün öğrenci kuruluşu AGD-MGV'nin gerçekleştirdiği "Fetih Yürüyüşü" diğeri ise işgalci İsrail'in Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs'te işgalci yerleşimcilerin gerçekleştirdiği "Bayrak Yürüyüşü". Bu hafta sonu son yüzyılımızda cereyan eden Hak-batıl mücadelesini bu konudan hiç haberi olmayanlara bile anlatabilecek sarihlikte bir fotoğraf ortaya koydu. Fetih Yürüyüşü ve Fetih kutlamaları hepimizin de bildiği gibi Millî Görüş'ün milletimize özünü, ruh kökünü ve hedeflerini hatırlatmak için gerçekleştirilen bir faaliyettir. İstanbul'un Fethi kutlamaları ilk gününden itibaren dünyanın Hakk olana karşı tıkanmış yollarını açmak için başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyadaki Müslüman ülkelerden katılan liderlerle yapılan toplantıları içerir. Ve toplantılar günün sonunda statlarda daha çok gençlerin katıldığı şölenlere intacasona ererdi. Bu sene statlarda gerçekleştirilemeyen faaliyet Fatih Camii'nden başlayan ve Beyazıt Meydanı'nda son bulan yürüyüş ve meydanda gerçekleşen programla hitama erdi. pushfn('ads'); Müslümanların kutsal şehirlerinden biri olan Kudüs'te ise 29 Mayıs'ta yerli olmayan işgalci Yahudilerin "Bayrak Yürüyüşü" vardı. İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal ettiği, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın yıl dönümü, İbrani takvimine göre "Kudüs Günü" olarak her yıl kutlanıyor.Bu yürüyüş geçen sene 11 gün süren çatışmaların sebebi olmuş, en az 250 Filistinli şehit edilmiş, 13 İsrailli ölmüştü. Bu sene yine Kudüs'te ve Müslümanlarda işgalci yerleşimciler büyük gerginlikler çıkardı. İşgalciler tarafından çıkarılan olaylarda 5'i İsrail polisi, 40'ı Filistinli toplam 45 kişi yaralanırken, 50'den fazla kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Filistin Kızılayı tarafından yapılan açıklamada, 40 yaralıdan 15'inin hastaneye kaldırıldığı bildirildi. Fanatik genç Yahudiler dünyanın gözü önünde yaşlı Filistinli kadına saldırdılar. Mabedlerin yanında mabetlerinin maneviyatını bozan şarkılar söyleyen katılımcılar, yürüyüşte "Muhammed öldü, Şirin öldü (geçtiğimiz günlerde Cenin'deki olayları haberleştirmeye çalışırken bilerek İsrailli askerler tarafından başından vurulan Hıristiyan gazeteci kadın) öldü, Kudüs bizimdir" diyerek sloganlar attılar. Birçok Müslüman devlet "Doğu Kudüs" gibi uyduruk bir tanımla Müslümanların yaşadığı yere işaret ettiklerini sansalar da İsrail için Kudüs'ün tamamı onların başkenti. Son yüzyılımızda Hak-batıl mücadelesinde Hakk'ın bayraktarlığını yapan Millî Görüş'ün düzenlemiş olduğu programda verilen mesajlar ise dünyanın yeniden bir fethe ihtiyaç duyduğu, yaratılan her insanın dünyada insanca yaşaması için çalışılması gerektiği, dünyada adaletin, adil paylaşımın olmasından bahsedildi. Yeni fetihlerin gençlerin omuzlarında yapılacağı, fetih ve cihadı gerçek manasıyla anlamış Millî Görüş'ün bunu gerçekleştirecek tek görüş olduğuna vurgu yapıldı. "Sevgi ve Kardeşliğin Teminatı" olan AGD gençliğinin sadece ülkemizin refahı ve saadeti için değil, tüm ümmetin, tüm insanlığın ve tüm âlemin refahı için çalıştığı anlatıldı. Yürüyüşte ve meydanda kardeşlik hâkimdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen Müslüman temsilcilerin de bulunduğu göze çarpan diğer bir durumdu. pushfn('ads'); Millî Görüş YİK Başkanı ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun konuşmasından bir kısmı verelim. Herkes fotoğrafı kendi görsün. Bilge Başkan, konuşmasında, "Biz bugün sembolik olarak Fatih Camii'nden Beyazıt Meydanı'na yürüdük. Ama bizim asıl yürüyüşümüz ezelden ebede devam eden bir yürüyüştür. Çünkü bizler Hakk'ın hâkim olduğu bir dünya için yürüyoruz. Bizler çifte standardın değil, adaletin hâkim olduğu bir dünya için yürüyoruz. Bizler içecek su, yiyecek ekmek bulamayan çocuklar ölmesin diye yürüyoruz. Ege'de, Akdeniz'de, Şam'da, Bağdat'ta ve hatta bugünlerde Kiev'de emperyalist kavgaların hedefi olan insanlığı kurtarmak için yürüyoruz. Herkes bilsin ki, bu yürüyüşümüz yeryüzündeki bütün zalimler yıkılana kadar. Ve yeryüzünde tek bir mazlum kalmayana dek devam edecektir. Bugün dünya yeni bir fethe ve yeni bir anlayışa muhtaçtır. Bugün fetih demek zulme karşı adaleti, sömürüye karşı hakça paylaşımı, baskı ve tahakküme karşı