Masum değil, o çizgiler!

Kitle iletişim araçlarının ve internetin her eve hatta herkesin eline düşmesiyle birlikte hızlı iletişimin dışında hayatımızda birçok soruna sebep olduğu gün gibi ortada. Ülkemizde özel televizyonların yayına başlamasıyla birlikte ortaya çıkan sorunlar, internetin her eve girmesiyle tarihte ulaşabileceği seviyede birden bir sıçrama yaşandı. Milletimiz üreticisi olmadığı bu teknoloji karşısında bir tüketici olarak ne yapacağını şaşırdı. 1990'larda, milletimiz kitle iletişim araçlarından yayınlanan manevi değerlerimizi rencide edici, bozucu yayınlara karşı iktidara ve yetkililere şikâyette bulunduğu zaman, "Elinizde kumanda var. Beğenmediğiniz kanalı değiştiriverirsiniz" (ANAP Genel Başkanı Turgut Özal) gibi çözüm önerileri ile karşı karşıya kalmıştı. Şimdi ise durum kumandanın tek tuşuna bakmayacak kadar büyük boyutlarda. Eskiden birkaç devlet televizyonu ve birkaç özel yayınıcılık yapan kuruluşlar varken şimdi bunlara ek olarak internet mecrasında diğer tüm ülkelerin yayınları, çizgi filmleri, sinema filmleri, animeleri, pop şarkıcı grupları, süper kahramanları, cep telefonu uygulamaları gibi birçok mecra artık akıl baliğ bile olmamış çocuklarımızın avucunun içinde. "Avucunun içinde" tabirini bilerek kullanıyoruz. Çünkü kitle iletişim ve iletişim araçlarında içerik üreticisi olmadığımız için biz ve genç nesillerimiz bu mecraların "avucunun içindeyiz"! pushfn('ads'); Milli Gazete'nin aylık kadın ve aile dergisi Maaile'nin kadrosunda olanların en çok muhatap olduğu şikâyetlerin başında yukarıda zikrettiğimiz meseleler geliyor. Neredeyse her Maaile yayın kurulu toplantısından gündemimize bu konular taşınıyor. Televizyonların sabah kuşağında yayınlanan programların toplumdaki oluşturduğu tahrif ile ilgili birebir yaşanmış olaylar; inanmış insanlar olarak çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzu nasıl yerine getirebiliriz diyerek çözüm öneri bekleyen dert sahibi ebeveynler; ben çocuğumu tablete kaptırmak istemiyorum ama artık okuldan istenilen ödevler sebebiyle çocuğumun zamanının çoğu tablet ve ekran karşısında geçiyor, ben ne yapabilirimler; bizim çocuk yerli dizi de seyretmiyor, Güney Korelilere takıldı, ne yapmalıyımlar; mümkün oldukça biz çocuğumuzu zararlı yayınlardan, kültürümüzün dışındaki içeriklerden korumaya çalışıyoruz fakat okula gittiğinde akran zorbalığına maruz kalıyor çocuğumuz, biz neler yapabiliriz diye okulda meselesini çözememiş anneler-babalar; ben aslında güzel hedeflerimi gerçekleştirmek için telefon uygulamaları indirmiş ve kullanıyordum ama şimdi bağımlısı oldum ne yapabilirim diyenler; ilkokul çağındaki çocuğuna Kültür Bakanlığı'ndan onaylı aldığı çocuk kitaplarında artı on sekiz yaşındakilere hitap edecek ahlâksız hikâyelerle karşılaşıp 'ben şimdi kimi, kime şikâyet edeyim' diyen büyükler Ve bu liste tahmin ettiğinizden daha fazla uzun. Şikâyet konuları sadece çocuk ve gençleri de içermiyor. Evde tek başına yaşayan olgunluk çağına gelmiş insanımız da bu şikâyet listesinde. pushfn('ads'); Maaile'nin son sayısındaki çocukları ve gençleri hatta olgun yaşlardaki insanlarımızı tesir altına alan, Japonya'dan dünyaya yayılmış animeleri konu aldığımız dosyamız sebebiyle farklı illerden farklı geri bildirimler aldık. Şunu baştan kabul edelim ki; kitle iletişim ürünleri hangi kültürün içinden neşet ediyorsa o kültürün başka kültürlere taşımacılığını yapar. Kendi çıktıkları iklim için gayet makul olan içerikler başka ülkeler için yıkım getirecek sorunları tetikleyebilir. Toplumumuzda, 'Çizgi filmse masumdur. Ne olabilir ki Çocuğum izleyiversin!' genel yanlış kanısı mevcut. Anneler çocukları ağlar ağlamaz ekranı bebeklerinin eline tutuşturuveriyor. Bunun ilk zararından birisinin çocukta dil gelişiminin gerilemesi olduğunu tüm uzmanlar ifade ediyor. Maaile takipçilerinden biri de ilimizin birinde AGD Ortaokul Başkanı olan bir kardeşimiz oldu. Anime meselesini ele aldığımız