"İnsan İnsanın Ümididir, Saadet Partisi de Türkiye'nin Ümididir!"

"İnsan, insanın ümididir." Böyle umut ve güven veren sözü ülkemizde uzun süredir duyamıyorduk, okuduğumuza dair de şahitliğimiz yok. Saadet Partisi Kongresi'ni takip ederken Temel Karamollaoğlu'nun konuşmasında takılıp kaldığım nokta oldu bu söz. Ne kadar da Muhammed-ül Emin'i hatırlatan bir söz! Siyasi yaşamda en fazla olumsuzlukları yaşayan bir siyasi görüşün bunu söylüyor olabilmesi ayrıca önemli. Kapatılan partileri ve yan kuruluşları, haksız şekilde haklarında açılan davalar, sırf milletine ve devletine daha iyi hizmet etmenin yollarını ararken legal çalışmalarında dahi akla gelmedik engellemelerle, saldırılarla, iftiralarla, yalanlarla karşılaşan bir görüşün "Hak" davayı güttüğünü sıkı bir şekilde altını kalın çizgilerle hatırlatan bir duruş: "İnsan, insanın ümididir." Yani Saadet Partisi'nin milletine hizmet etmek aşkından gram eksilme yok. Pazar günü gerçekleşen kongre, 'Besmele'yi ilk çektikleri ruhla yollarına devam ettiklerinin ispatı oldu. pushfn('ads'); Ruh demişken Millî Görüş dört kuşak kongrede idi. Millî Görüş'ü ilk yüklenen dinç ihtiyar delikanlılar ile birilerinin "z kuşağı" diyerek kategorize etmeye çalıştığı son nesil aynı mekânda aynı ruhu taşıyordu. Yine gündemlerinin başı ülkeye hizmet, yine Hak bildikleri davayı gelecek nesillere taşıma, yine millete hizmet! İlk katıldığım kongre 11 Mayıs 2003'te, Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu ve Kongre Merkezi'nde gerçekleşen, Erbakan Hocamızın siyasi yasağı kalktıktan sonra Saadet Partisi'ne üye olup daha sonra kongrede genel başkan seçildiği kongre. Hani şu Erbakan Hocamıza, sağ baş parmaklarımızı kaldırıp "İlk hedefimiz 2. Yalta Yeni Bir Dünya" kurma sözünü verdiğimiz kongre. İşte o kongredeki heyecan ve ruh 8. Kongre'de de mevcuttu. Rabbimize çok şükür ki, doğrunun, iyinin, güzelin, faydalının ve adaletin yeryüzünde hâkim olması için teşkilatlı bir şekilde çalışan "içimizden bir grup" var. Millî Görüş'ün gücü, teşkilatlı bir şekilde çalışan inanmış mensuplarından gelir. İlk defa kongreye katılan arkadaşlarımızla konuştuğumuzda ilk söyledikleri "böylesi samimiyet muazzam bir şey" diyorlar. Millî Görüşçüler olaya siyaset yaparak birtakım yerlere, makamlara "kendi adamları"nın gelmesini; birtakım ihaleleri "kendi adamları"nın almasını anlamıyorlar. Millî Görüşçüler sahip oldukları kimlik gereği yaşadıkları çağa, yaşadıkları mekâna karşı sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlar. İnandıkları davanın gereği kendilerini yan kapı komşuları başta olmak üzere, Afrika'da talan edilen Afrika'nın yeraltı zenginliklerinden de sorumlu hissediyorlar; ülkemizin arka sokaklarında gençliğini uyuşturucu bataklığında yitiren gencinden de sorumlu hissediyorlar; Harlem'in sokaklarında çeteler arası kavgada gençliği sönen insanlardan da sorumlu hissediyorlar; asgari ücretli babanın çocuğuna alamadığı çikolatadan duyduğu yürek ezikliğinden de sorumlu hissediyorlar; Uzak Doğu'da günlük bir doların altında fabrika montaj hattında ömrünü tüketen işçilerden de sorumlu hissediyorlar pushfn('ads'); Kongrede başta Temel Karamollaoğlu olmak üzere yapılan her konuşmada bu dertlerin izlerini bulabilirsiniz. Samimiyetle