Bahadır'ın ölümü

On altı yaşındaki Bahadır Odabaşı'nın ölüm haberini duyduğumda kahroldum.Annesine "dışarı çıkıyorum" diyerek evden ayrılmış, bir daha dönmemiş. Yaşadığı apartmanın 10'ncu katından bina boşluğuna atlamış. Sabah saatlerinde Bahadır'ın cansız bedeni bulunmuş.Hangi anne çocuğunun ölmesine, hele de böyle ölmesine tahammül edebilir!Hangi baba bırakın çocuğunun kendisinden önce ölmesine, çocuğunun yaşamına bu şekilde son vermesine tahammül edebilir!Bu şekildeki bir ölümün acısı ne zaman diner! Ocağa böyle düşen ateş ne zaman söner! böylesi bir ölümün yası ne zaman sona erer!.On altı yaşındaki bir gencin ölümü sadece yakınlarının yüreğini yakmaz. Tanıyan, tanımayan, bütün anneler babalar için böylesi genç ölümler kahredicidir. Derin bir sızı olarak yüreklere oturur. Hele de o yaşta çocukları olan anneler ve babalar daha çok üzülürler. Çocuklarıyla mukayese ederler.Annelerin ve babaların yüreğine kocaman bir sızı olarak oturur böylesi genç ölümler. Ama Bahadır'ın ölümü çoğumuzun umurunda olmadı. Yer yerinden oynamalıydı ama oynamadı. En çok da ülkemizi yönetenleri kahretmeliydi.Ama kimsenin keyfini bozmadı Bahadır'ın ölümü.Çünkü anında FETÖ'cü bir babanın oğlu 4 yıl önce FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle öğretmenlikten KHK ile ihraç edilen ve 4 yıldır tutuklu yargılanan bir babanın oğlu olduğu ortaya çıktı.Daha genç bedeni toprağa verilmeden, bedeni soğumadan bütün Türkiye Bahadır'ın kim olduğunu öğrendi!Bahadır 16 yaşında bir genç olmaktan çıkıp, anında düşman çocuğu olarak kodlandı.Hayatına bu şekilde son veren bir gencin kim olduğu önemli mi Babasından çok özür dileyerek şu soruyu sormak istiyorum: Babası FETÖ mensubuysa bundan Bahadır'a ne Babasını FETÖ mensubu yapan Bahadır mı Babaların, annelerin suçlarının bedelini çocuklarına mı ödeteceğizBabalarının, annelerinin alnına vurulan etiketin aynısı çocuklarının alınlarına da mı vurulsunHangi çocuk annesini, babasını seçerek dünyaya geldi Böyle bir aymazlıkla, akıl almazlıkla bu ülkeyi nereye götüreceğizFETÖ'cü olmanın eylemine göre suçu neyse, cezasını da ona göre hukuk verir, vermeli elbette. Ama kişinin hukuk karşısındaki durumu ne olursa olsun "evlat acısı" gibi bir ceza düşünülemez, kimsenin de "oh olsun" demeye, der gibi duygusuz kalmaya hakkı olamaz.Vicdan diye bir şey var değil mi Daha doğru vicdan diye bir şey olmalı, değil miGençlerin ölümü hepimizi kahretmeli. Ölen bir genç ölü bir gençtir. Babasının kim olduğunun önemi olmaz.Çocuğu ölen bir baba, o anda sadece çocuğu ölen bir babadır.Ölüsüne ve acısına saygıyı hak eder; cenazesinin başında elleri kelepçeli tutulmayı değil.Bir babanın, üstelik babasızlıktan ölmüş oğluna doyasıya sarılmasına izin veren devlet büyük devlettir. O babanın cenaze ve defin sırasında ellerinden kelepçeyi çıkarmak devleti güçsüzleştirmezdi. Bilakis devleti devlet yapardı.Oğlunun tabutunun başındaki bir baba kaçmaz. Ne yaparsanız yapın kaçmaz. Sağlı sollu jandarma ekiplerinin o acılı babanın ensesinde beklemesine gerek yok. İki jandarma değil beş jandarma beklet, ama biraz uzağında beklet, acılı babayı acısıyla baş başa bırakma olgunluğunu göster. Kanun mu böyle, değiştirin o zaman o kanunu. İnsanın onuruna, acısına saygı gösteren kanunlar yapın.Bahadır'ın ölümü beni derinden sarstı, umutsuzluğa düştüm.Onlarca daha Bahadır'ı babasızlık öldürse bu ülkede hiçbir şey değişmeyecek noktasına geldim.Gelelim Bahadır'ın babasına. Ben Bahadır'ın babasının iddianamesini okumadım. Oğlunun cenazesinde dahi ellerinden kelepçe çıkartılmayacak derecede nasıl bir "düşman" olduğunu bilmiyorum!DEVA Partisi milletvekili Mustafa Yeneroğlu