Ucuz kızlar

Bu ülkenin en ucuz şeyi kadınların ve çocukların hayatıdır.Kenara itilebilir, görmezden gelinebilir, harcanabilir, çöpe atılabilir yaşamlar en çok kadınlar ve çocuklara layık görülür. 18 yaşında, çocukluktan yeni çıkmış bir kadının Muğla'daki bir eğlence mekanında patronları tarafından işkenceyle öldürülmesi sadece belli grupların meselesi olarak görülür. Zehra Bayır'ın ücra bir arsadaki evden bozma bir eğlence mekanında şarkı söylemek için kendi şehrinden kalkıp gitmesi kimseyi pek de alakadar etmez. Madde bağımlısı olduğu söylenen kardeşinin tedavi masrafları için karanlık adamların yanında çalışması da 'kaderin cilvesi' oluverir. Öldürülmesi ise 'su testisi su yolunda kırıldı' kılıfına sokulur. Zehra Bayır'ın canavarca işlenmiş cinayetinin haberleri medyada 'Türkiye'yi ayağa kaldırdı' başlıklarıyla verilir. Oysa kadın haklarını savunan kesimler dışında ayağa kalkan kimsecikler olmaz. Patronlarından hakkı olan 50 bin lirayı istediği için öldürülen Zehra Bayır'ın hayatı o kadarcıktır işte. Bir kadının hayatı ucuza gitmişse bu başkalarının sorunu değildir ya!'O da gitmeseymiş, orada ne işi varmış, evinde otursaymış, aman bize ne' ninnilerini söyleyenlerin sesi kısıktır ama derinden duyulur. Zehra'nın haberini okuyanlar çaresizlik ile vurdumduymazlık sarkacında bir o yana bir bu yana savrulurlar. Belki bir iki sosyal medya paylaşımı ile gönüllerini ferahlatırlar. Sonunda Zehralar unutulur. Ta ki diğer Zehralara kadar. Meselenin temelinin siyasete dayandığı anlaşılana kadar yüzlerce Zehra ölür. Bu ülkede kadınların