Türkiye'nin LGBTİ politikası

Türkiye Milli Kadın Voleybol Takımı'nın ilk kez Avrupa Şampiyonluğu'nu kazanması dünya medyasına sadece bir spor başarısı olarak yansımadı.

Milli takımın yıldız oyuncusu Ebrar Karakurt'a yönelen sistematik saldırılar radikal İslamcılarla seküler yaşamı savunanlar arasındaki çatışmanın başka bir cephesi olarak görüldü.

Cinsel yönelimi nedeniyle İslamcı çevrenin açık hedefi haline gelen genç bir kadına vahşi itibar suikastı, takımdan atma çağrıları, nefret ve şiddet söylemi bu spor başarısının siyasi arka planını oluşturdu.

Türkiye, dünyada, mayıs seçimlerinden sonra sadece dış politikada değil, içeride de çizgisinin merak edildiği bir ülke. "Türkiye daha mı otoriterleşecek Evrensel değerlere sırtını mı çevirecek Hükümetin nihai siyasi hedefi şeriat mı" türünden sorular Türkiye konulu toplantılarda, analizlerde ve makalelerde sıklıkla soruluyor.

Milli takımın şampiyonluğa taşınmasında büyük rol oynayan genç bir sporcunun yaşam tarzı, ilişkileri ve siyasi duruşuna histerik tepkiler toksik bir politikanın radikal unsurlara cesaret verdiğinin açık işareti.

Avrupa Birliği (AB) üyeliği hedefinden asla vazgeçmeyeceğini söyleyen hükümet, temel özgürlükler, insan hakları, kadın ve çocukların korunması ve cinsiyet eşitliği konularında Avrupa'daki standartların yanına bile yaklaşamıyor.

AVRUPA'DA SONDAN İKİNCİYİZ

Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans İnterseks Derneği (ILGA), Avrupa bölgesi için mayıs ayında yayımladığı raporunda, Türkiye'nin LGBTİ hakları konusunda sondan ikinci ülke olduğunu ortaya koydu.

ILGA-Avrupa'nın hazırladığı Gökkuşağı Haritası'na göre 49 Avrupa ülkesi içinde 100 üzerinden 4 puanla Türkiye 48. sırada yer alıyor. Türkiye'nin hemen altında 2.4 puanla Azerbaycan var.

Puanlamada anayasal haklar, istihdam, eşitlik, eğitim ve sağlık hizmetleri, aile kurma, evlenme, nefret suçlarını engelleme, cinsel kimliklerin yasal olarak tanınması, sivil toplumdaki alanlarda temsil ve ifade hakları gibi kriterler göz önüne alınıyor.

AB, LGBTİ hakları konusunda gerici yasalara imza atan Polonya ve Macaristan hakkında 2021'de yasal işlem başlatmıştı.