Dış politika dümeni

Ankara'nın Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen NATO Zirvesi'nde İsveç'in üyeliğine yeşil ışık yakması bu hafta dünya gündeminin en önemli maddesiydi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İsveç'te yaşanan Kuran yakma eylemleri ve terörle mücadele konusunda Stockholm'e yönelik eleştirel dili zirve tarihine kadar devam etti. Hatta Erdoğan'ın NATO Zirvesi'ne gitmeden önce İsveç'in NATO üyeliğini, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine bağlaması Ankara'nın işi yokuşa sürdüğü yorumlarına neden oldu. Türkiye'nin bu yönetim ve bu ihlaller altında üye olamayacağı kanısı AB başkentlerinde ne zamandır kabul edilmiş bir gerçek. AB Komisyonu Erdoğan'ın bu hamlesi karşısında iki sürecin birbirinden bütünüyle bağımsız olduğu açıklamasını yapmak durumunda kaldı. Erdoğan'ın tutumunu çok büyük olasılıkla zirve öncesi ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı konuşma değiştirdi. Erdoğan, İsveç'in NATO üyeliğine karşılık ABD yönetiminin F-16 savaş uçaklarının Ankara'ya satışına onay vermesini istiyordu. Her iki ülke de resmi açıklamalarında bu iki meselenin birbirine bağlı olmadığını ifade etse de kapalı kapılar ardında süren çetin pazarlıklar tam tersini gösteriyordu. Erdoğan Biden'dan F-16 satışına yönelik bir söz almadan elindeki İsveç kozunu harcaması gerçekçi değil. Avrupa ülkelerinin ve ABD'nin son dönemde İsveç diplomasisini hızlandırmış ve Ankara'yı bu konuda ikna etmek için baskıları artırmış olmasına rağmenRUSYA POLİTİKASIErdoğan'ın dış ilişkilerde prensipler ya da ittifaklardan çok alışverişe dayalı pragmatik yaklaşımı ve ABD'nin Rusya karşıtlığı üstünden kurduğu politika blokajın açılmasını sağladı. Burada rol oynayan birkaç faktör daha var. Bunlardan ilki Türk-Rus ilişkilerinde gelinen nokta. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenkski'nin bu haftaki Türkiye ziyaretinde Ankara'nın arabulucu rolüne soyunmaya hazır olduğunu göstermesi sadece Batı'ya değil aynı zamanda Rusya'ya da mesajdı. Üstelik Erdoğan'ın Ukrayna'nın NATO üyeliğine açık destek