ABD'nin kürtaj politikaları

1969 yılında bekar bir kadın Teksas eyaleti savcısına dava açtı. 20'li yaşlarındaki Norma McCorvey üçüncü kez hamile kalmıştı ve kürtaj olmak istiyordu. Ancak Teksas eyalet yasaları kadınların yaşamı tehlikede değilse kürtajı yasaklıyordu. Teksas'ın Dallas Bölge Savcısı'nın adı Henry Wade idi. McCorvey, 'Jane Roe' takma ismini alarak iki kadın avukatıyla birlikte Teksas kürtaj yasasının anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla, Wade aleyhine ABD federal mahkemesinde dava açtı ve kazandı. Bunun üstüne Wade davayı Yüksek Mahkeme'ye taşıdı. ABD Yüksek Mahkemesi 1973'teki kararında kadının kürtaj hakkının mahremiyet hakkı altında korunmasına hükmetti. Bu kararla kadınların kürtaj hakkı anayasal koruma altına alındı. Roe v. Wade (Wade'e karşı Roe) davası ABD'de kürtaj karşıtları ve kadın hakları savunucuları arasında onlarca yıldır süren çatışmanın fay hattını oluşturdu. Bugün ABD o fay hattının kırılma noktasında. ABD Yüksek Mahkemesi geçen hafta bu davadan doğan federal kürtaj hakkı kararının kaldırılmasına hükmetti. Wade'e karşı Roe davasının geri çevrilmesi eski ABD Başkanı Donald Trump'ın kürtaj karşıtı tabanına verdiği vaatlerden biriydi. ABD Yüksek Mahkemesi'ne atadığı gerici yargıçların çoğunluğu sayesinde bu karar iptal edilmiş oldu.Şimdi ABD'deki eyaletlerin yarısında kadınların kürtaj hakkı yasaklar ve engellerle ellerinden alınacak. Bu karardan en çok yoksul, siyah ve Latin Amerika kökenli kadınların etkilenmesi bekleniyor. Araştırmalara göre kürtaj yaptıranların yüzde 61'i etnik azınlıklardan, yüzde 57'si ise 20'li yaşlarındaki kadınlar. Çoğunluğunu beyaz, erkek ve muhafazakarların oluşturduğu mahkeme heyetinin kararına muhalefet şerhi koyan üç demokrat yargıç, bu kararla 'kadınların hakları ile özgür ve eşit vatandaşlar olarak statülerinin kısıtlandığını' belirtti. Döllenmenin gerçekleştiği andan itibaren, bir kadının sözünü edebileceği hiçbir hakkı kalmayacağını yazan yargıçlar