Krizin kökenleri

Manzara ortada, ekonomik kriz ülkemizi kasıp kavurmakta. Enflasyon üç haneli rakamlara tırmandı. İşsizler ordusu meydanları dolduruyor. Yokluk, kuyruk, çaresizlik dar gelirliyi bunaltmış durumda. Yetkililer önce krizi yıllarca inkâr ettiler. Mızrak çuvala sığmaz duruma gelince de kabul ettiler. Kabul etmekle birlikte teşhisi hâlâ yanlış koymakta ısrar ediyorlar. Her kamera karşısına geçişlerinde: -Pandemi ile başlayan -Küresel krizin etkileri -Avrupa ülkeleri bitik Diye başlayan cümleler kurarak durumumuzun dünyadaki krize göre daha iyi olduğunu ifade ediyorlar. Çare olarak da hep gelecek günleri gösteriyorlar. Sabır tavsiyelerinde bulunuyorlar. Elbette pandemi dünyada olduğu gibi bizde de ekonomiye darbe vurdu. Küresel olarak da bir takım etkileri var. Ama bizde olayın tamamı bu değil ki. Bizdeki krizin kökenleri çok eskilere dayanıyor. pushfn('ads'); Bu iktidar koltuğu devraldığında, "Faiz bir dünya gerçeğidir, biz faizsiz bir ekonomi modeli düşünmüyoruz" sözleri ile krizin alt yapısını oluşturmuştu. Bu cümle, önceden yazılı olarak taahhüt ettikleri "havuz sistemini" uygulamaktan vazgeçtiklerini, rantiyeye teslim olduklarını baştan açıklamak demekti. 20 yıllık bütçelerindeki rantiyecilere ödedikleri faizleri alt alta yazıp toplayın, trilyon dolara varırsınız. Ekonomik krizin en büyük kökeni bu değil midir İlk yıllardan itibaren dışarıdan kolayca temin ettikleri yüksek faizli borçlarla üretime dönük yatırımlar yapılacağına, önceliği ve fizibilitesi olmayan, üretime bir katkısı bulunmayan yatırımlar yapılarak bu imkânların bir bakıma heba edilmesi, geldiğimiz ekonomik krizin kökenlerinden birisi değil midir Ta başından beri dışarıdan getirilen ve içeriden temin edilen ekonomik kaynakları "sıcak para ekonomisine" yönlendirmek, böylece de kısa vadede faiz, döviz, portföy oyunları ile trilyonların dışarıya gitmesini sağlamak krizin kökenlerinden birisi değil midir pushfn('ads'); Geçmişin enflasyon tortularını silebilmek için paradan sıfırların atılması gibi yerinde bir icraat yapılırken, paramızın değerinin koruması ile ilgili tedbirlerin alınmamış olması, bu olayın sadece psikolojik etkileri ile yetinilmesi de ayrı bir kriz kökeni değil midir Bu tedbirlerin başında ithalata dayalı değil, "üretime dayalı" ekonomik modellerin uygulanması gerekmez miydi Böylece sanayinin, tarımın, hayvancılığın geliştirilmesi tedbirleri ile dış ticaret açığının kapatılması çare değil miydi Bunu yapmak yerine fabrikaları üretim devresinden çıkarmak, tarımcı nüfusu şehirlere çekmek, üretmek yerine lüks tüketimi teşvik etmek krizin kökenlerinden birisi değil midir İstihdam için çareler üretmek yerine "iş çok da, utanmazların iş beğenmezliği var" gibi cümlelerle işi geçiştirmek ve bunu halen ısrarla ifade etmek krizin kökenlerinden birisi değil midir