Önemli ve daha önemli!..

Çayları dağıttıktan sonra oturan elindeki gazeteye dalmış gözüken Selim'e seslenen İhsan: - Gazeteyi çok dikkatli okuyorsun, önemli şeyler buldun herhalde.. Selim, gülümseyerek: - Son günün sabahında birileri yeni neler yumurtlamış diye bakıyorum. İlk turda belirli bir yönde siyaset yapan Kılıçdaroğlu'nun birden milliyetçilik pozlarına bürünmeye başlaması bunlardan birisi. Sinan Oğan'ın Cumhur İttifakı'na destek açıklamasından sonra, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu tarafını tercih etmesi de bence garipliklerden birisi... Mehmet, merakla sordu: - Hakikaten. Milliyetçi tezleri ağır basan ve Kılıçdaroğlu kazanırsa FETÖ'nün geri döneceğini ve hatta ülkede iç savaş çıkabileceği gibi iddiaları olan Ümit Özdağ'ın HDP'nin de içinde olduğu ittifakı tercih etmesi, akıl alır değil. Hele açıklama öncesi yapılan görüşmelerde pazarlık yaptığının ortaya çıkması daha da vahim... Mustafa: - Sinan Oğan'ın kırmızı çizgilerinde samimi ama Ümit Özdağ'ın samimiyetsiz olduğu ortaya çıkmış oldu böylelikle. Oğan, başlıca tezlerinden olan sığınmacı meselesi ile ilgili olarak Cumhurbaşkanımız'la yaptığı görüşme sonrası, yapılan izahları makul gördüğünü söyleyerek Cumhur İttifakı'nda yerini aldı. Ama başta terör olmak üzere birçok önemli itirazı olan Özdağ, bütün bunları görmezden gelerek Kılıçdaroğlu'na yanaştı... Selim, gülümseyerek: - Sinan Oğan'ın tercihi, Cumhur İttifakı açısından ciddi bir katkı değeri taşıyor. Ama Ümit Özdağ'ın tercihinin Millet İttifakı'na getireceklerinden çok götürecekleri söz konusu bence. Son derece sert sözler ettiği bilinen HDP kitlesinin Kılıçdaroğlu'na oy vermeye elleri gitmeyebilir... İhsan: - Bu gelişmelerin bir yönü de, önümüzdeki dönemlerde kimlerin milletimizin karşısına çıkabileceği kimlerin de çıkamayacağı konusunda ciddi bir fikir vermesi bence... Melih Bey: - Bu arada çok dikkate alınmadı ama bence seçime üç gün kala çekilmeye mecbur kalan Muharrem İnce'nin söyledikleri de anlamlıydı. O süreçte kendisi gibi annesinin de hastalandığını, telefonla arayan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, annesi ve kendisi için yapabileceği bir şey olup olmadığını sorarken, Kılıçdaroğlu'nun doğrudan mitinge katılmasını istediğini söyledi, Muharrem İnce. İkinci turda Kılıçdaroğlu'na destek olup olmayacağı sorusuna da 'Kılıçdaroğlu'na oy vermek içimden gelmiyor' demesi, en dikkat çekici husus bence... Arkadaşlarını dinleyen Remzi: - Benim aklımın almadığı ve galiba hiç almayacağı şey, 85 milyonluk bu ülkede hizmetleri ile bilinen, bundan sonra bunları artırarak sürdüreceğine söz veren ve vadettiklerini yapacağı da bilinen Cumhurbaşkanımızın karşısına çıkan Kılıçdaroğlu'nun kazanma ihtimalinden bahsedilebilmesi. İlk turda ülkemizi bölmek isteyen PKK'nın uzantısı HDP'yi birtakım vaatlerle yanına çekmişti, malum. Şimdi onları elde bir kabul ediyor olmalı ki insanımızı kandırmak için milliyetçilik maskesi kullanmaya başladı... Mustafa: - Rüzgara göre yön belirlemesine rağmen, CHP kitlesinin kendisini tartışmaması, dikkat çekici. Bu arada vaktiyle varlıklarını CHP karşıtlığı ile anlamlandıran ama şimdi CHP için çalışanların durumu için celladına aşık olma hali mi yoksa yeni bir tür Stockholm sendromu mu desem, bilemiyorum... Melih Bey, içini çekerek: - Söylediklerinizde haklısınız. Söylemek isteyip söylemediklerinizde de. Hakikaten akıl mantık dışı bir durum bu. Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu'nun şimdiye kadar söylediği yalanların bazılarını bir araya getiren 'Yalan Rüzgarı Bir Siyasetçi Trajedisi' isimli bir çalışma göndermişti arkadaşlar. Söylediği yalanların sadece bir kısmı bu çalışma ve tam 596 sayfa. Merak edenler internette bulabilir... Melih Bey, çayından bir yudum alarak devam etti: 'GİTSİN DE NE OLURSA OLSUN!..' - İnsanımız içinde kendilerini CHP'ye oy vermeye mecbur hisseden belirli bir kesim var. Ne yaparsanız yapın, aidiyetleri ve hayata bakış açıları dolayısıyla CHP'den vazgeçmeyecek bir kesim bu. Ancak CHP zihniyetinin ne olduğunu ve ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın değişmeyeceğini bilenlerin de Kılıçdaroğlu'na destek olmaya ikna edilebilmeleri, tuhaf bir durum. Bırakın çarşafı başörtüsüne bile tahammülü olmadığı bilinen bir zihniyete oy devşirmeye çabalayan çarşaflı hanımların bile varlığı, akıl tutulması... Selim: - Ellerine güç geçer geçmez başörtüsü konusunda yasaklar getirmek için hemen harekete geçeceğini bile bile hem de. Güya vatansever olduklarını söyleyenlerin terör örgütü ile aynı safta bulunmalarına aldırmıyormuş gibi gözükmeleri de dikkat çekici... Melih Bey, sözlerine devam etti: - 'Değişiklik istiyorum' ya da 'Erdoğan gitsin de ne olursa olsun' mantığına sahip olanların, peki sonra ne olacak sorusuna verebilecek bir cevaplarının olmayışı, ibretlik. Terör örgütü ile irtibatlı HDP'ye ve bu arada FETÖ'ye verilen sözlerin yarın başımıza ciddi dertler açacağı da biliniyor üstelik. Bunları bilmezden gelmenin kimseye bir faydası yok. PKKHDP'yi de FETÖ'yü