Hep aynı hikaye!..

İhsan, yanlarına gelerek selam veren Melih Bey'e:
- Aleyküm selam, hoş geldin. Gözümüz yollarda kalmıştı...

- Hoş bulduk. Sobayı yakmamışsın ama yakındır herhalde. Kış, geldi gelecek...

- O da hoş gelmiş. Her şeyin yeri ayrı. Yazı da, sonbaharı da kışı da severiz. Verene hamdolsun. Mevsimleri nasıl olsa konuşuruz. Sen önce Reis'in Almanya seyahatinden bahset hele...

- Benim bildiklerim de izlediklerimden ibaret. Ancak, Cumhurbaşkanımızın Almanya seyahati de gösterdi ki bu Avrupalıların durumu hakikaten vahim. Adamlar, İsrail'in hoşuna gitmeyecek bir cümle ederiz diye korkudan titriyorlar neredeyse. Düşünebiliyor musunuz, Almanya'nın başbakanı, 'İsrail'le olan ilişkilerimiz tartışma dışıdır' diye cümle kurabiliyor. Söylediğinin, Almanya'nın İsrail'in kontrolünde olduğu manasına geldiğini bilerek hem de... Mehmet:

- Bunun sebebi vaktiyle Almanya'da Yahudilerin başına gelmiş olanlar mı sadece..

- Tabii ki onun da etkisi var. Ama esas sebep Almanya'nın hala kendi ayakları üzerinde duramadığı, bence. Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un tavrından, İsrail'in arzu etmediği bir şey yaparlarsa, başlarının derde gireceğine inandığı anlaşılıyor. Almanya'yı tam olarak kendileri idare etmiyorlar yani... Selim:

- İsrail 43 gündür Gazze'yi bombalayıp insanları katlederken, adam hala İsrail'in kendini savunma hakkı diyebiliyor. Bu arada akan kanı tümüyle durdurmaktan değil, sivil mağdurların sayısını azaltmak gerektiğinden bahsediyor. Batılı diğer uşakların anlattığı hikaye de hep aynısı zaten... Remzi:


- Bu Scholz denen adamın Hamas'ı, 'Gazze'yi rehin almakla' suçlaması da ayrı bir mesele. İsrail'in hedef gözetmeden tümüyle sivillerden oluşan 2 milyon 300 bin insanı bombaladığını görmezden gelip Gazzelileri suçlaması, hakikaten boş birisi olduğunu gösteriyor...

- Cumhurbaşkanımız, '7 Ekim'den sonraki süreç hiç konuşulmuyor. Şu an itibariyle 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı, her taraf yerle yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar, Hamas, Hamas, Hamas... Hamas'ın silah varlığı ve gücü ile acaba İsrail'in silah varlığı, gücü mukayese edilebilir mi' sözleri ile bu anlamsız tavırlara işaret etti zaten... Mustafa:

- Almanya Başbakanı'na Holokostla ilgili söyledikleri de manidardı...

- Evet. Hastanelerin vurulması, çocukların, kadınların öldürülmesi karşısında eli kolu bağlı kalınmasını eleştirerek, İsrail-Filistin savaşını bir borçluluk psikolojisi içerisinde değerlendirmemek gerektiğini söyledi Cumhurbaşkanımız. Ardından da, 'Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok. Çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır.' şeklindeki sözleri ile Almanya Başbakanını adeta tokatladı... Remzi:

- Holokost başta olmak üzere İsrail'in kuruluşu ile ilgili süreçte sanırım başka etkiler de söz konusu. Roger Garaudy'nin Timaş'tan çıkan 'İsrail, Mitler ve Terör' isimli kitabında bu hususla alakalı çarpıcı bilgiler var. Siyonistlerle Batı'daki Yahudi düşmanlarının İsrail'in kuruluşu için iş birliği yaptıklarına değiniliyor, mesela...

- Bu önemli bir konu. O kitap dikkatlice okunursa yaşananların arka planını ve bugün bütün batılı ülkelerin tartışmasız bir şekilde İsrail'i desteklemelerinin sebebini anlamak mümkün olur. Mesele sadece Yahudilerin ne istediklerinden ibaret değil ve onları İsrail'e yerleştirenlerin de değişik hesapları var yani... Mehmet:

- O zaman bakmamız gereken başka şeyler de var. Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, şu anda birileri 7 Ekim'e takılıp kalmışlar ve sonrasında yaşanan vahşeti mazur göstermeye çalışıyorlar. Ancak, işin bir de daha öncesi, yani Gazze'yi 7 Ekim'e getiren süreç ve hatta çok daha önce yaşananlar da yok mu..

O gün geldiğinde...

- Meselenin bam teli de burası. İsrail ve yandaşlarına göre, her şeyi kendi işlerine gelecek şekilde tartışmak gerek. Dediğin gibi, 7 Ekim'e kadar olup bitenleri yani 1948'de, 1967'de, 1973'te yaşananları ve daha başkalarını görmezden gelirsek, konuyu anlayamayız zaten... Gazze olayı başlayalı beri bu konuyu merak edenler çoğaldı. Ancak, çatışmalar sürdüğü için aklımız hep orada ve konuya odaklanamıyoruz. Bundan sonrasının İsrail ve taraftarları için çok daha zor olacağını, rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünya çapında artan bir farkındalık söz konusu çünkü... İhsan:

- Meseleyi başından başlayıp değerlendirmek, önemli. O zaman 1948'de Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını kararlaştıran Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi'ni bile dinlemeyip sürekli sınırlarını genişleten İsrail'in varlığını soruşturarak başlamak gerek. Şimdilerde 7 Ekim'i milat kabul edenler, 1948'i de bir tür milat kabul edip öncesini tartışmaya yanaşmıyorlar, malum...

- Haklısın İhsan. Konuyu bir bütün halinde tartışıp, aslında var olma hakkı olup olmadığının tartışılması gereken İsrail'in, Gazze'yi acımasızca bombalarken kendini savunma hakkından bahsetmesinin ne kadar saçma olduğunu insanların kavraması gerek. Bir yandan varlığını pekiştirirken bir yandan da Gazze ve batı Şeria'yı yutmaya çalışan İsrail gerçeği, birilerinin iddia ettiği gibi komplo teorisi filan olmadığı anlaşıldı artık... Mustafa: