Fatura!..

Birileri kanunnizam tanımadan ne isterlerse yapabilmeleri ve söyleyebilmeleri, mevzuat gerektirse bile takibata uğramamaları gerektiği kanaatinde. Soruşturma filan başlatılırsa da netice olarak ceza almamaları gerek, onlara göre. Ülkemizde demokrasi, hukuk, ifade ve basın özürlüğünün eksik olduğu hatta hiç olmadığına dair iddialarını, birkaç örneğe dayandırmaktan bıkmayan bir kesim var. Bir dönem, adı artık ihanetle anılan Can Dündar'la ilgili gelişmeler üzerinden ahkam kesiyordu bu güruh ve açık ihanetini basın ve ifade hürriyeti kapsamında yorumluyorlardı. Dündar'ın yaptığının, şu anda sığındığı ülke de dahil olmak üzere batılı ülkelerde affedilmez bir suç olduğunu bilerek hem de... BBC'de ihaneti savunmaya kalktığında, program sunucusunun Can Dündar'a söylediği, 'bunu burada ya da başka batılı ülkelerde yapsaydınız başınıza çok daha ağır şeyler gelirdi' sözlerini ve dahasını merak eden, arşivlere bakabilir. Yakın zamanda vatandaşı bulunduğu devlet aleyhine bazı dış mihraklarla ve CİA ajanı olduğu açıkça bilinen isimlerle netameli ilişkilere girmekten çekinmeyen Osman Kavala'yı diline pelesenk etti bu güruh. Belli ki bundan böyle de Canan Kaftancıoğlu ile ilgilenecekler. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na mahkemece verilen cezanın Yargıtay'da onanması ile alakalı olarak haksız, hukuksuz, kanunsuz gibi birtakım nitelemelerde bulunanlar, bütün bunların teknik olarak herhangi bir anlamı olmadığını biliyorlar tabii olarak. Yerel mahkeme ve ardından Yargıtay aşamasından geçmiş bir kararla alakalı olarak yapılacak ne varsa tabii ki yapacaklardır. Ancak gönderilen mesajların tarihi ve benzeri teknik konuların zaman aşımı kapsamında olup olmadığının, yerel mahkeme ve Yargıtay'da zaten dikkate alındığını unutmamaları iyi olur. Kaftancıoğlu'nun mesajlarının hedefi oldukları halde